Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu-
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri

Reklam Vermek İçin
 
Kongrelerden Haberler
 
 

Hepatit C Hastalığında Dev Adım…

Tedaviye yanıt alınamayan hastaların da tam şifa şansı olabilecek
 
 

9. Ulusal Hepato Gastroenteroloji Kongresi 26-30 Eylül tarihlerinde Kıbrıs'ta düzenlendi.Yurt içinden ve yurt dışından kongre katılan 800'e yakın uzman hepato gastroenteroloji alanındaki son gelişmeleri masaya yatırdı.

HEBİPA önderliğinde her yıl yapılan ve 8 bilimsel derneğin de katılımıyla düzenlenen ulusal Hepato-Gastroenteroloji Kongresinde Kronik Hepatit B ve Kronik Hepatit C tedavisindeki son gelişmeler,Gastroözefajial reflü hastalığında tedavi,Türkiyede Karaciğer Transplantasyonu, Hepatobilier sistemin otoimmün hastalıkları,Gastro-Onkoloji paneli,Karaciğerin metabolik hastalıkları,Pre-prebiyotokler,İltihabi Barsak Hastalıkları paneli,Akut pankreatitte prognostik östergeler,Helikobakter Pylori'de güncel bilgiler,Safra kesesi ve yolları taşlarının tedavisine yaklaşım,Koledok kistlerinde tanı ve tedavi,Endoskopik Mukozal Rezeksiyon-Endoskopik Submukozal Diseksiyon,Hepatoselüler kanserde kemoembolizasyon ve RF tedavisi,Benign bilier darlıkların endoskopik tedavisi,Safra yolu hastalıkları ve kolanjioskopi,Gastrointestinal sistem hastalıklarında kök hücre tedavisi,Çölyak Hastalığı'nda tanı ve tedavi yenilikleri,Kronik hepatitlerde histopatoloji, gibi önemli konu başlıklar alanında söz sahibi yerli ve yabancı uzmanlar tarafından tartışıldı.

Kongre kapsamında gerçekleştirilen basın toplantısında Türkiye Hepato Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Özkan, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Abdulkadir Dökmeci, Prof. Dr. Necati Örmeci, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Selahattin Ünal, Prof. Dr. Mehmet Arhan ile Hacettepe Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Doç. Dr. Seyfettin Köklü son gelişmeleri aktardı.

 

 

 

Kongredeki ilkler...

Türkiye Hepato Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Özkan basın toplantsında kongre hakkında bilgileri verirken bu yıl ilklerin yaşandığını da duyurdu. Özkan;''Gastroenteroloji ve Hepatoji alanında ilk kez Kıbrıs'ta kongre düzenleniyor.Burada kongre düzenlemekteki amacımız Avrasya Gastroenteroloji Derneği'ni legalize etmek.Kongre ile birlikte Kıbrıs'ta bir dernek kurularak bizim Avrasya Derneğimize eklenmesini ve bayrağını bayrağımızın yanında yer almasını sağlamak. İnşallah diğer derneklerde bunu devam ettirir.Böylelikle de bilimsel olarak Kıbrıs'ın tanınması sağlanır. Ayrıca ilk kez tıb ve tıp dışında Türk dünyasına bilimsel olarak hizmet edenlere Avrasya Gastroenteroloji Derneği’nin (Euroasian Gastroenterological Association) aldığı ortak karar ile ödül vermeyi kararlaştırdık'' dedi.

Kongre kapsamında düzenlenen törende ''Dede Korkut Nişanı'' Türk dünyasına ve bilimine hizmetlerinden dolayı eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu'na,''1.İbni Sina Nişanı'' tıp mesleğinin gelişmesine katkı sağlayan Euroasian Journual of Hepato Gastroenterologi Dergisinin Yardımcı Editörü ve Asya Pasifik Karaciğer Derneği üyesi Bangladeşli Prof. Mamun El Mahtap'a, "Üstün Hizmet Belgesi" Türk ilaç sanayisinin gelişmesine katkı sağlayan iş adamı İsmail Öncel'e ve "Yılın Gazetecisi" ödülü hekimlere ve sağlık çalışanlarına yazılarıyla verdiği moral desteklerinden dolayı gazeteci ve yazar Fikret Bila’ya verildi.

 

"Türkiye'de en fazla görülen Hepatit C, Genotip-1 özellikle Genotip 1''

Basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Abdulkadir Dökmeci Türkiye'de Hepatit C prevelansı %1, Mısır'da % 20, Moğolistan'da ise %20- 25 'lerde oldukça yüksek oranlarda olduğunu söyledi. Dökmeci, "Genotip" denilen Hepatit C virusunun genetik özelliğini içeren farklı davranışlarının olduğunu belirterek, "Türkiye'de en fazla görülen Hepatit C, Genotip-1 özellikle Genotip 1" dedi.

Hepatit C'nin diğer bir güncelliğinin Angelina Jolie'nin de Hepatit C olduğu hakkında iddiaların ve tartışmaların olduğunu söyleyen Dökmeci; "Bu konuyu net ortaya koyabilmek için o kişinin ALT düzeylerinin yüksek olup olmadığına bakmak lazım, Anti HCV'sine bakmak lazım, HCV-RNA'sına bakmak lazım. O kişide Hepatit C'nin net olarak bulunduğunun laboratuvar verilerle ortaya konulması lazım. Bir kişide Hepatit C'nin olup olmaması veya kronik Hepatit C olması, o hastada ileri evrede karaciğer sirozunun belirtilerini göstermez. İleri evrede karaciğer sirozu olduğu zaman zaten klinik olarak o hastayı çok rahat daha teşhis edebilirsiniz.''dedi.

 

''Dünyada yaklaşık 200 milyon insanın virus taşıyıcısı var''

Dünyada yaklaşık 200 milyon insanın virus taşıyıcısı olduğu bunlarında yaklaşık 4 milyonunun Amerikalı (50 kişiden 1'inde HCV'nin mevcut olduğu) ve 9 milyonunun da Avrupalı olduğu tahmin edilmektedir. HCV; gelişmiş ülkelerde akut hepatitlerin %20'sinden, kronik hepatitlerin %70'inden, sirozların %40'ından, karaciğer kanserlerinin %60'ından sorumludur. Kuzey Amerika, Avrupa ve Avusturalya'da kronik karaciğer hastalığının başlıca sebebidir ve karaciğer transplantasyonunun da en sık indikasyonudur.

 

''HEPATİT C’DE İYİ HABER; DAHA ÖNCE TEDAVİYE YANIT ALINAMAYAN HASTALARIN BİLE TAM ŞİFA ŞANSI OLABİLECEK''


Şimdiye kadar yapılan standart tedavide Ribavirin ( tablet olarak ) ve Peg-interferon (injeksiyon olarak) uygulanıyordu ve bu tedavinin başarısı yüzde 40 civarındaydı. Geri kalan %60’lık hasta grubunda ise hastalık ya tedaviye rağmen nüksediyor ya da tedaviye hiç yanıt vermiyordu. Dolayısıyla %60 vakada neredeyse hiç bir şey yapılamıyordu ve maalesef bu hastalar siroz ve karaciğer kanseri olarak hayatini kaybediyordu. Şimdi ise geçen yıl ABD’den FDA onayı alan iki ilaç Hepatit C hastalarına umut ışığı oluyor. Söz konusu ilaçlar ile ilgili Türkiye’de de daha önceki tedaviye dirençli yada hiç cevap vermeyen hastalar üzerinde araştırma yaptık. Bu yaptığımız tedaviden başarılı sonuçlar aldık diğer araştırma sonuçları gibi. Telaprevir ve Boceprevir; bu iki ilaç bir kaç gün önce ruhsat aldı. Bir hastamdan örnek verirsem bu araştırmanın önemi daha iyi anlaşılabilecektir; Söz konusu hastama daha önce iki kez standart tedavi uyguladık ve her ikisinde de HCVRNA (-) sonucu aldık yani tedaviye yanıt alamadık. BU hasta siroz ve dolayısıyla karaciğer kanseri riski ile karşı karşıya kalmış oldu. Hastamızı çalışma grubuna aldık ve hastaya kombine tedavi uyguladık bu tedavi sonrasında hastanın kan değerleri;

• 8. Haftada HCVRNA (-) ( bu 12 haftalık beklenti olmasına rağmen hasta dört hafta önce bu cevabı verdi)
• 24. Haftaya geldiğimizde HCVRNA (-)
• 48. Haftada HCVRNA (-)
• 52. Haftada da HCVRNA (-) oldu.

Bu hasta 5 yıl takip edilecek. Hasta %80 kür sağlanan gruba gitrmiş oldu. Bu hastayı biz 5 YIL takip edeceğiz. Beklentimiz hastanın nüks etmemesi supresyonun 5 yıl devam etmesi bir başka deyişle şifa bulması.

 
''HEPATİT B TEDAVİSİNE CEVAP VERECEK HASTALAR ÖNCEDEN TESPİT EDİLEBİLECEK''
 
Prof. Dr. Hasan Özkan belirli grup hastaların şifaya en yakın duruma geleceğini ve tümüyle iyileşeceğinin mümkün.olacağını söylerken Hepatit B tedavisinde yeni gelişmeler hakkında şu bilgileri verdi:

''Hepatit B, insanların bazen ağır bir biçimde hastalanmasına neden olabilen ve yaşamı tehdit edici hale gelebilen ciddi bir bulaşıcı hastalıktır. Dünyada, önde gelen ölüm nedenleri arasında dokuzuncu sırada yer alır ve yaklaşık 350 milyon kişi bu virüsü taşımaktadır. Hepatit B infeksiyonu ülkemizde de çok sık olup ortalama %5 oranında rastlanmaktadır. Bu yüzden hastalığa yakalanmış ya da yakalanma riski altında olabilirsiniz. Ancak iyi haber şu ki artık HBsAg kuantifikasyonu denen bir yöntemle hastalıktan tamamen kurtulup kurtulamayacağımızı öğrenmek mümkün. HBs antijeninin hastanın kanından kaybolması şifaya en yakın durumdur. Bunun öngörüsünü de HBS kuantifikasyonu ile tespit edebiliyoruz. Antiviral tedavi verilirken hastanın HBs antijeni ölçülüyor ve kantitatif yani değersel sonucu bulunuyor.

 

Tedavi sırasında ilk 6 ay içinde HBs kantitatif olarak düşerse yıllar içerisinde kaybolacağını serakonvansiyon gelişeceğini bize bildiriyor.( Serakonvansiyon: Kanda HBs’ nin kaybolup anti HBS ninyani antikorunun gelişmesi anlamını taşımaktadır. ) Yani hastada aşılanmış gibi bir laboratuar bulgusu oluşuyor. Bu durumda Hepatit B’ nin eskiden bilindiği gibi tamamen tedavi edilemez kalıcı bir hastalık olmadığını, belirli grup hastaların şifaya en yakın duruma geleceği ve tümüyle iyileşeceğinin öngörüsünü tespit edebilmek mümkün. Bu çok yeni bir bilgi; son bir- iki yıl içersinde dünyada Hepatit B konusu en sık tartışılan konu. Bu test ülkemizde de uygulanıyor. Ankara'da Eğitim Hastanelerini içeren bir çalışma araştırma grubu oluşturuldu. Bu çerçevede biz bu testi Avrasya Gastroenteroloji Derneği sponsorluğunda hastalara uyguluyoruz. Bu araştırma sonucunda yayınlarımızı dünya literatürüne kazandıracağız. Şimdi bu bulgular ışığında benim 1050 kişilik 14 yıl takip ettiğim ( ortalama takip 7 yıl ) Türkiye'nin en büyük serisinden elde edilen bilgiler kısaca şöyle; -Takipteki hastaların HBV DNA’sı 2000’in altında ve HBsAg 1000’in altında tespit edilir ise tedavi süresinde 3-6 yıl içerisinde bu hastalarda HBS kaybı oluyor ya da serakonvinasyon gelişiyor ve ya HBV DNA yine 2000’in altında HBSAG ise 100’ün altına düştüğü zaman bu hastalar 1-3 YIL içinde bu hastalıktan kurtuluyor.

 
''TEDAVİ MUTLAKA HEPATOLOJİ UZMANLARINCA YAPILMALI ''
 

Prof. Dr. Hasan Özkan ''Bu ilaçların yan etkileri olabiliyor. En önemli yan etkilerin başında anemi riski olsa da bu sorun da giderilebiliyor. İlaç dozu ayarlanarak ya da kemik iliği uyarıcı tedaviler ile kansızlık sorunu giderilebiliyor.Öte yandan Stevens-Johnson Sendromu adı verilen döküntü ile seyreden ancak ölümcül olabilen bir alerjik reaksiyon riski de söz konusu olabilir.Bu nedenlerle tedavinin hepatoloji konusu ile ilgilenen bir gastroenteroloji uzmanı tarafından yürütülmesi çok önemlidir'' dedi.

 
 
Hepatit C; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “silent epidemic” ( sinsi epidemi) ya da bir çok araştırmacının da bildirdiği gibi “silent killer” (sinsi katil) olarak tanımlanmaktadır. Dünyada ortalama prevalansı %3 (0.1-5) civarındadır. Kuzey Avrupa, kuzey Amerika < %0.2, , Güney Avrupa ve Japonya'da %1-1.5, Güney Amerika ve Çin'de > %5, Kuzey ve orta Afrika'da >%10, Mısır ve Moğolistan’da ise %15 dolaylarıdadır. Türkiye'de banka kanlarında anti-HCV pozitifliği ortalama %0.5 (0.3-1.5) civarındadır. Bu oran hemodiyaliz hastalarında %41 (14.4-82.8), uyuşturucu bağımlılarında %54.8, hematolojik hastalığı olanlarda %12.5-57.1, sağlık personelinde %0.9,hayat kadınlarında %3.2-12 civarındadır.
 

HEPATİT C

Hepatit C günümüzde Türkiye'de ve dünyada aşılması gereken önemli bir sağlık sorunu olup üzerinde bilim çevreleri tarafından yoğun bir şekilde çalışılmakta ve araştırmalar yapılmaktadır. Bilindiği üzere hepatit C virüsü (HCV) karaciğerde infeksiyona neden olur. HCV'nin ciddi bir şekilde karaciğerde hastalığa neden olması ve ölüme sebebiyet vermesi, bundan korunmak için aşısının olmaması, tedavideki ciddi başarısızlıklar ve bu hastalıktan ölümlerin giderek artışı bu hastalığı tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu haline getirmiştir.

KRONİK HEPATİT C NE DEMEKTİR?

HCV'nin akut infeksiyondan 6 aydan daha uzun süre kandan temizlenememesi halinde kronik infeksiyondan söz edilir. Kronik hepatit C'li hastaların %50'sinde orta derecede yada ciddi kronik hepatit histolojik bulguları bulunur. Bu hastalarda sirozun gelişme riski çok yüksektir. İnfeksiyonun yaşı, cinsiyet ve alkol kullanımı fibrozis ilerlemesini etkileyen başlıca faktörlerdir. Hastalık 10 ila 40 yıl içinde gittikçe ilerler. Kandaki yüksek ALT ve AST seviyeleri sürüp giden karaciğer hasarını gösterir. Karaciğer biyopsisi hasarın tipini, derecesini ve hastalığın ciddiyetini ortaya koyar. Kronik hepatitli hastaların %20'sinde siroz gelişir. Siroz olan hastaların %25'inde (tüm kronik hepatit C'li hastaların %5'inde) karaciğer yetmezliği gelişebilir. Yine bu hastalarda primer karaciğer kanseri gelişme riski vardır.

Semptom ve Belirtiler

HCV ile infekte çoğu kişide semptom ve belirtiler yoktur ve normal yaşama devam ederler. Akut infeksiyonun inkübasyon süresi 28 haftaya kadar uzasa bile ortalama 7 ila 9 haftadır. Karaciğer testleri haftalarca hatta bir yıla kadar normal ile anormal değerler arasında değişip durur. İnfekte bir kişide normal karaciğer testi bile olsa virüsü taşır ve başkalarına hastalığı geçirebilir. Kanlarında virüs vardır ve karaciğer hücrelerini tahrip edebilir. Eğer semptomlar var ise bunlar hafif halsizlik, üst karında ağrı, iştah kaybı, gaz çıkarmaya yatkınlık, ateş, baş ağrısı ve tüm vücutta kaşıntıdır. Çoğu kişinin sarılığı yoktur ancak bazen koyu idrar görülebilir.

 
 
Copyright © populersaglik.com