Popüler Sağlık Dergisi
 
Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
 
Popüler Sağlık Dergisi_Sayı71
 
 
 
GÜNCEL / KONGRE
 

DÜNYA GASTROENTEROLOJİ KONGRESİ
İSTANBUL’DA DEVAM EDİYOR

Dünya Gastroenteroloji Kongresi İstanbul’da Devam Ediyor

Türk Gastroenteroloji Derneği (Turkish Society of Gastroenterology) ve Dünya Gastroenteroloji Organizasyonu (World Gastroenterology Organisation) ile ortaklaşa düzenlenen ‘Dünya Gastroenteroloji Kongresi – WCOG 2019’, 21-24 Eylül 2019 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Dünya genelinden (Amerika, Avrupa ülkeleri yanı sıra Asya, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Türki Cumhuriyetler olmak üzere 93 ülke) 2000’i aşkın katılımcıyı buluşturan kongre, Türkiye’de ilk kez düzenleniyor. Uzun çabalar sonucu ülkemize gelmesi sağlanan Dünya Gastroenteroloji Kongresi, bu yıl Türkiye'de yapılan tek dünya kongresi olma özelliğini de taşıyor.

Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısına katılan; Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, Dünya Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cihan Yurdaydın, WCOG 2019 Bilimsel Program Komitesi Eş Başkanı Prof. Dr. A. Sedat Boyacıoğlu ve Urugay’dan Bilimsel Program Komitesi Eş Başkanı Prof. Dr. Carolina Olano kongrenin, Türkiye'nin gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerdeki liderlik pozisyonuna önemli katkıları olduğunu belirtti.

Türk Tarihi İçin Önemli İki Sindirim Sistemi Hastalığı Özel Olarak Bilimsel Programda Yer Aldı

Kongre katılımcı sayının beklentilerinin üzerinde bulunmasının memnuniyet verici olduğunu ifade eden Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor; "Büyük bir çaba ile ülkemize getirdiğimiz kongreye 95 ülkeden 2 bin 260 kişi katıldı. Bin 25 özet bildiri gönderildi. Bu kongrenin en önemli özelliği ise; gelişmekte olan ülkelere hizmet etmesidir. Bu nedenle de Dünya Gastroenteroloji Organizasyonu için de oldukça önemli olduğunu düşünüyorum"dedi. Bir Türk'ün ismiyle anılan tek hastalık olan 'Behçet' hastalığının özel bir sempozyumda tartışıldığını belirten Prof. Dr. Serhat Bor; ''Anadolu'dan doğmuş, kökleri Anadolu'dan gelen 'çölyak' hastalığı da kongre programında yer aldı. Ülkemizde gastroenterologların öncülüğünde kurulan çeşitli dernekler yoluyla Çölyak hastalığı farkındalığı yalnızca hasta ve yakınları arasında değil, tüm toplumda giderek artmaktadır. İlk kez bu topraklarda tanımlanan Çölyak hastalığının, bir diğer ifade ile “Gluten duyarlılığının” tanı ve tedavisindeki gelişmelere, yine bu toprakların hekimlerinin öncülük etmesi ve İstanbul’da ev sahipliğimizde gerçekleştirilen Dünya Gastroenteroloji Kongresinin bu yolda önemli bir adım olması en büyük dileğimizdir’’ şeklinde konuştu.

Dünya Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cihan Yurdaydın WGO'nun çalışma prensipleri hakkında şu bilgileri paylaştı: ''WGO, Avrupa-Asya-Pasifik dernekleri yanında hedefleri farklı ve çok aktif bir dernek. Çeşitli komiteleri var ve bu komitelerin amacı üyeleri içinde gastroenteroloji eğitiminin mümkün olduğunca homojen bir şekilde uygulanmasını sağlamak. Eğitim merkezlerinde gerekli eğitimi alamayacaklara gerekli eğitimi sağlamak. Örneğin; Türki cumhuriyetlerinde normal eğitim yok. Dünya Gastroenteroloji Derneği ikinci eve üçüncü dünya ülkelerine bu eğitimleri sağlıyor. WGO  2 yılda bir dünya kongresi düzenliyor ve 2 yıl önceki kongre ABD'deydi. Şimdi İstanbul'dayız. Açıkçası burada sayısal anlamda başarısız olacağımız endişesi taşıyorduk ama muhteşem bir kongre oldu. Kolombiya'dan, Uruguay'dan, Güney Amerika'dan yoğun katılım gerçekleşti. Kongreye katılımın çok yüksek düzeyde olmasının dışında İstanbul’da olmasının çok önemli bir katkısı var’’ dedi. 

WCOG 2019 Bilimsel Program Komitesi Eş Başkanı Prof. Dr. A. Sedat Boyacıoğlu; bilimsel program hakkında bilgiler verirken;''Dünya’da kongreler bakarsanız iki türlü kongre vardır. Biri; o dönemde ortaya çıkan son bilimsel gelişmelerin tartışıldığı ve  yeni kavramların topluma kabul edilerek sunulduğu, bilimin son güncellemesinin yapıldığı kongrelerdir. Bizim kongremiz böyle bir kongre değil. Dünya Gastroenteroloji Birliği’nin amacı Dünya Sağlık Örgütü’nün  içinde global olarak Gastroenteroloji biliminin ve eğitiminin olabilecek en üst düzeyde ama standart bir yere getirebilmek. Yani, Asya’daki bir ülke Amerika’daki bir ülkenin gastroenteroloğunun aynı bilimsel dili konuşsun. Biz de bu amaca yönelik bir programı Dünya Gastroenteroloji Birliği'nin bu konu için delege edilmiş ekibi ile birlikte hazırladık. Yüksek düzeyli bilimsel programda yaklaşık 80’e yakın konuşmanın 12’si Türk konuşmacı ve oturum başkanı ile 178 uzman görev alıyor. Kongre öncesinde yapılan mezuniyet sonra temel 4 Kurs (Postgraduate Course); Kongrede 31 Sempozyum (Symposium), 12 Gündoğumu Oturumu (Sunrise Session), 8 Tartışma Oturumu (Pro Con Session), Video Endoskopi Oturumları (Endoscopy Video Sessions), Gastroenterolojide Kadın Olmak Oturumu (Women in GI Session) ve 1.000’in üzerinde sözlü ve poster bildirisi ile, bilimsel son gelişmelerin ve güncel uygulamaların sunulması ve karşılaşılan sorunlara çözümler üretilmesinin hedefledik "şeklinde konuştu.

''Sindirim Sistemi Hastalıkları Toplumda Çok Yaygın, Gastroenteroloji Uzmanına İhtiyaç Var!''

Prof. Dr. Serhat Bor, ülkemizde gastroenteroloji uzman sayısının Avrupa’da en düşük sayı olduğunu söyledi. “Türkiye’de 906 gastroenteroloji uzmanı ve 82 asistanımız var. 100 binde 1 kişiye gastroenteroloji uzmanı düşüyor Avrupa’daki en düşük sayı. Sağlık Bakanlığı ile son konuşmamızda yan dal asistan sayımızı arttırmayı düşünmediklerini söyledi. Bu Türkiye’de hasta sayısının fazla olan alanları için önemli bir sorun. Sindirim sistemi hastalıkları toplumda çok yaygın. Son İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Kapadokya çalışmamız gösterdiği çok fonksiyonel bir sindirim sitemi hastalığı var.4 bin kişiye anket 3 bin kişiye ultrason taraması yaptık. Karaciğer yağlanmasında inanılmaz sonuçlar var. Çok yaygın ve sık olan obezitede Avrupa birincisiyiz. Bunun karaciğer yağlanmasına yansıması da inanılmaz düzeyde. Toplumun yüzde 30’u fonksiyonel sindirim sistemi hastalığı, yüzde 70’inde de hastalık boyutuna varmasa da en az bir sindirim sistemi yakınması var. Başka hiçbir alanda bu kadar yaygın hastalıklar grubu bulamazsınız. Bu sebeple çok fazla sayıda gastroenterolog ihtiyacımız var” dedi.

''Hepatit B ve Hepatit C Günümüzde Sorun Olmaktan Çıkmıştır''

Prof. Dr. Cihan Yurdaydın; başta hepatitler olmak üzere karaciğer hastalıklarının tedavisindeki gelişmelerle kontrol altına alındığını belirtirken, NASH ve karaciğer yetmezliği gelişme riskinin arttığına dikkat çekti. ‘’Hepatit B ve Hepatit C günümüzde sorun olmaktan çıkmıştır. Tedaviler hemen hemen herkeste %100’ünde etkilidir. Kalan ana sorun, hastalıkların belirti vermemesi nedeni ile önemli bir hasta grubunun, belki hastaların %90’ının hasta olduklarını bilmemeleri, bu nedenle de bu başarılı tedavi seçeneklerinden yararlanamamalarıdır. O nedenle herhangi bir nedenle hekime giden bir kişinin mutlaka HBsAg ve anti HCV serolojik testlerini yaptırmaları özellikle önerilir. Ayrıca; Nadir görülen, ülkemizde ise o kadar da nadir olmayan bir viral hepatit türü var ki, ona hala çare bulunamamıştır. Söz konusu olan HepatitD veya Hepatit Delta olarak bilinen viral hepatit türüdür. Üstelik de bu tür viral hepatitler arasında en ağır seyreden olmasına rağmen. HepatitD’ de halen tek etkili tedavi olan interferon tedavisi ile başarı oranı ancak %20’lerdedir. Bu hepatit türünde yeni ilaç ruhsatlandırmasına yönelik faz 3 çalışmalar başladı. Bu çalışmaların sonuçları önümüzdeki 2 yıl içinde alınacak ve muhtemelen bu viral hepatit türünde de olumlu gelişmeler göreceğiz.

''Nash Olgularının %90’ının Nedeni Obezitedir! Obezitede Avrupa Birincisiyiz. Tek Tedavi; Diyet Ve Egzersizdir!''

Yağlı karaciğer hastalığı olarak bilinen Non-alkolik steatohepatit (NASH) hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Cihan Yurdaydın, günümüzde tek tedavinin diyet ve egzersiz olduğunu söyledi.''Dünya nüfusunun %25’inde yağlı karaciğer olduğu, bunların %25’inde de Non-alkolik steatohepatit (NASH) olarak adlandırılan alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı (NASH) geliştiği ve bunların da yaklaşık %25’inde siroz geliştiği tahmin edilmektedir. Günümüzde NASH karaciğer yetmezliğinin 2. sıradaki nedeni olma durumundadır. NASH olgularının %90’ının nedeni obezitedir.Ve günümüzde NASH’in en etkili tedavisi kilo vermeye yönelik diyet ve egzersizdir. Öte yandan NASH’i ilaçla tedavi etmeye yönelik çalışmalar bütün hızı ile devam etmektedir, Şu an tedavi henüz olmamakla birlikte, önümüzdeki 5 yılda NASH’e yönelik ilaç tedavisi de beklenmektedir. Bununla birlikte tıpta en doğru, en sonuç alıcı ve üstelik en ucuz yaklaşım koruyucu tiptir. Bu anlamda çocuklarımızı ‘gürbüz çocuklar’ olarak yetiştirme hevesinden vazgeçmemiz bir zorunluluk halini almıştır. Obezite günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir ve bu kişilerde NASH ve karaciğer yetmezliği gelişme riski dışında kalp hastalığı gelişme riski de yüksektir. Kalp hastalığına bağlı ölüm bu kişilerde yüksektir. O halde obeziteye karşı mücadele günümüzde önemli sağlık stratejisi yaklaşımlarından biri olmalıdır.’’

Sindirim Sitemi Kanserleri Özellikle Kolon Kanseri Hızla Artıyor

Prof. Dr. Cihan Yurdaydın, sindirim sitemi kanserlerinin tanı ve tedavisindeki endoskopik tedaviler hakkında bilgiler verdi ve 50 yaş üstü kolonoskopi yapılmasının önemini vurguladı. "Dünyada en öldürücü kanserleri içinde kolon kanseri 2. sırada, en sık rastlanan kanserler içinde; erkeklerde 3. ve kadınlarda 4.sırada yer alıyor. Şanslıyız ki; eğer zamanında endoskopi ile erken tespit edilirse kolon kanseri büyük ölçüde önlenir.  Mide ve yemek borusu kanserleri de önlenebilir kanserler. Biz bunları tanısal endoskopinin gelişmesi sayesinde artık yakalayabiliyoruz ve risk gruplarına göre ayırarak izlem altına alarak önlüyoruz. Yapılan bir çalışmaya göre 50 yaşından sonra bir kez kolonoskopi yaptıranlarda kanser gelişme riski %70 azalıyor. Dünya’da hangi teknoloji ile hangi tedavi yapılabiliyorsa, Türkiye’de de erken evre olmak kaydıyla endoskopik olarak tedavi edebilir hale geldik.  

Gastrointestinal Endoskopi Gastroenterolojinin Temel İlgi Alanlarından Biridir

"DSÖ’nün tedavi kılavuzlarına göre; hem teşhis hem de kolon kanserinin önlemek için 50 yaş üzerinde herkesin kolonoskopi yaptırmasında yarar var.  Son 5 yıl içinde endoskopi ve endoskoplarla tedaviye yönelik kullanılan yardımcı aletlerin teknolojisinde olağanüstü gelişmeler oldu. Belki 20 yıl sonra sindirim siteminin şu anki patolojisi ortadan kalkacak. Çünkü; hücreyi beşyüz kere büyütebilecek gerçek zamanlı gösterebilecek aletlerimiz şu anda var. Bu teknolojiyi özellikle sindirim sitemi kanserlerinin taranması ve erken tanısı için kullanıyoruz. "

4 gün boyunca yoğun olarak devam eden kongrenin bilimsel program başlıkları arasında; “Bağırsak Mikrobiyota ve Obezite, Çölyak Hastalığı: Kapadokya'daki Aretaeus'tan Günümüze, Çölyak Dışı Glüten Hassasiyeti, İlaç-Bitki ve Diyet Takviyesi kaynaklı Karaciğer Hasarı, Sağlık ve Hastalıkta Mikrobiyota, Bağışıklık ve Enflamasyonda Mikrobiyota'nın Rolü, Şimdiden Geleceğe İleri Endoskopi Teknikleri, Hepatobiliyer ve Pankreas Bozukluklarında Sorunlar, Behçet hastalığı, Zor Kolonoskopiyi Aşmak için Teknikler” yer alıyor.

Popüler Sağlık Dergisi
23.9.2019/Z.Ç

 

Copyright © populersaglikdergisi.com