" ÜLKEMİZDE HER BİN DOĞUMDAN ÜÇÜNDE SPİNA BİFİDA GÖRÜLÜYOR"
Prof Dr Memet Özek
Prof Dr Memet Özek ülkemizde her bin doğumdan üçünde görülebilen pediatrik nöroşirurji alanına giren Spina Bifida ve son dönemlerde sıkça konuşulan ‘Fetal Cerrahi’ hakkında bilgiler verdi: ''Fetal cerrahi anne karnında gelişmekte olan bebeğin geçici çıkartılıp bir cerrahi işlem yapılıp, tekrar yerine konulmasıdır. Bizim beyin cerrahisi alanında uygulama pratiği bulduğu alan da Spina Bifida. Maalesef Türkiye’de sıklığı binde üçtür. Bu durum koruyucu sağlık sistemi açısından ülkemizin bir zafiyettir. Spina bifida; bebek omur iliği gelişirken örneğin düz bir kağıt halinde iken daha sonra bir tüp haline geliyor. Bu tüpün oluşması esnasında sorun ortaya çıkarsa, bebekler ayak hareketlerinde yürüyemeye engel olacak kadar güçsüzlük, idrar, dışkılama problemleri ve ileri dönemde cinsel fonksiyon problemleri ile doğuyorlar. Ağır olan bu tabloya eklenecek iki problem daha var; Chiari2 Malformasyonları ve Hidrosefali. Chiari2 beyinciğin omurilik kanalına fıtıklaşması, hidrosefali de beyinde su birikmesidir. Yani çocuk bir dolu yükle doğuyor.’’
"FOLİK ASİT EKSİKLİĞİ SPİNA BİFİDA’NIN EN ÖNEMLİ SEBEBİ!"
"Spina Bifida ülkemizde halen ve ciddi sorun. Spina bifidanın nedenlerini tek bir şeye bağlayamayız ama ülkemizde büyük oranda folik asit eksiliğinden kaynaklı diyebiliriz. Ülkemizde folik asit eksikliği spina bifidalı bebek doğumlarında çok önemli bir faktör ve bu kesin. Bu konuya odaklanmış ülkelerde rakam dramatik olarak düşüyor. Ve toplumun bu konuda bilgilendirilmesi çok önemli. Spina bifida oluşmama tedbirlerini almak aslında zor değil. Örneğin dünya haritasında bulmakta zorlanabileceğimiz bir ülke Kostarika’da 15 sene öncesinde spina bifida oranı bizim üç katımızdı. Şu anda sıfır! Nüfusu bize göre az olabilir ancak orada devlet politikası olarak ekmeğe folik asit konuluyor. Bir aksama olmasın diye de devlet herkesin buğdayını alıp un haline getirirken içine folik asit ekliyor. Sağlık hizmeti vermek kadar ,sağlıklı nesil yetiştirmekte önemli. "
''GEBELİKLERİN PLANLI YAPILMASI LAZIM!''
"Ülkemizde genç bir nüfus var. Yeni evlenenlere ve çocuk sahibi olmak isteyenlere bunun önemi anlatılmalı. Gebeliklerin planlı olması lazım. Folik asitin hamile kalmadan en az 3 ay folik asit alacaksınız, korunma yöntemini kaldıracaksınız ve gebe kalındığı anlaşılana kadar da folik asite devam edeceksiniz. 3 ay alıp bırakıp 2 yıl sonra hamile kalmak sorunu çözmüyor. Çünkü Spina Bifida gebeliğin 4.haftasının sonunda gelişiyor. Folik asit eksikliğinde farkında değilseniz hamile olduğunuzu anladığınızda zaten iş işten geçmiş ,bebek spina bifida olmuştur. Ve yapacak bir şey yoktur. Önemli olan, olmasını engellemek.
Bu konuda yapılan çalışmalarda iki hipotez var. Omurilikte sıkıntı varsa ve buna yapabileceğiniz bir şey yok. Diğeri ise omuriliği açık bebek ana karnında hareket ederken sağa sola çarpıyor yahut annenin rahim sıvısının kimyasal etkisi omuriliğe zarar veriyor. Bunu önleyebilir miyiz diye fetal cerrahi ortaya çıktı. Gebeliğin 20-26. haftalarında cerrahinin yapılması gerekiyor.26.haftayı geçtiğinizde bu koruyucu nitelik ortadan kalkıyor.
Fetal cerrahinin pozitif tarafı; fıtıklaşma dediğimiz chiari 2’nin oluşmasına engel olması. Dolayısıyla fetal cerrahi ile doğum sonrası hidrosefali gelişmesi %50 önleniyor ama, idrar ve dışkılama problemini önlenemiyor. Her girişimin artısı ve eksisi olduğu gibi fetal cerrahinin de dezavantajları var. Gebeliğin erken sonlanması, premetüre doğum, rahim içi yapışıklıklar, oligohidramnios yani rahim sıvısında azalmalar olabiliyor. Doğacak bebeğin hipoksi yani beynine yeterli oksijen gitmeme riski var. "
" FETAL CERRAHİ SON DERECE KARMAŞIK BİR CERRAHİ MÜDAHALEDİR."
Fetal cerrahi ilk kez deneme amaçlı 1998 yılında Philadelphia’da yapıldı. Amerika’da her tıbbi uygulama ciddi denetim altındadır.2003-2010 arasında üç merkezde 183 hastaya denendikten sonra, sonuçlar 2010’ da sonuçları yayınlandı. Bu işlemin aktif yapıldığı merkezler arasında 7 merkezle Amerika ve 1 merkezle Brezilya var. Avrupa’da ise başlangıç halinde Polonya ve İsviçre geliyor. İsviçre’de bugüne kadar 13 vaka yapılmıştır. Amerika bu işin denetimi raydan çıkmasın diye fetal cerrahi hangi koşullarda yapılabilir diye bir yönetmelik çıkardı.
Ülkemizde fetal cerrahi henüz yapılmamıştır. Çünkü öncelikle bunun hangi koşullarda yapılması gerektiğinin tanımlanması lazım. Bizim açımızdan önemli olan bu ekibin olmazsa olmazı çocuk beyin cerrahisidir. Çocuk beyin cerrahisi bilim dalı Türkiye’de 1991 yılında kurulmuştur. Sonra YÖK tarafından bilinmeyen bir nedenle iptal edilmiştir. Bugün maalesef resmi Bakanlık, YÖK onaylı hiçbir beyin cerrahisi alt branşı yoktur. Bizim asıl buradan işe başlamamız lazım. Örneğin Fetal cerrahide en az 11 uzmanın olması lazım. Bunun eğitimlerinin alınması lazım. Dernek çatısı altında 51 Pediatrik Nöroşirürjiyen var. Yeni uzmanlara ihtiyaç var. Akademik eğitim için alt branşlaşmanın yapılanması lazım. Sadece Bakanlık nezdinde değil YÖK’ün bu konuda devrede olması lazım."
"FONKSİYONAL NÖROŞİRURJİ İLE TEDAVİ ALANLARI GELİŞİYOR! "
Prof.Dr.Tanju Uçar
Fonksiyonal nöroşirurji alanına giren çalışmalar hakkında bilgi veren Prof.Dr.Tanju Uçar umut vadeden yeni gelişmeleri aktardı."Fonksiyonal nöroşirurji yani hareket bozuklukları istemsiz hareketler, ellerde titremeler, hareketlerde yavaşlamalar, mental bozukluklar gibi işlevleri kapsayan alan. Tedavinin temel mantığı modüle etmek, yönetmek. Beynin bu tip rahatsızlıklarında ilgili bu bölümleri hedef seçerek, elektriksel bir uyarı yöntemi kullanarak nörokimyasal mekanizmaları etkileme ve yönetmeye çalışılmaktadır.Parkinson'da beyinin o bölgesindeki çalışma sisteminde bir bozukluk vardır.İlaçlarla yönetmeye çalışırsınız,ya da derin beyin stimülasyonu ile hedefe ince bir elektrot yerleştirerek diğer adıyla beyin pili de denilen sistemle modüle etmek. Parkinson da bu tedavi çok klasiktir ve uzun yıllardır yapılmaktadır. Mazisi yıllara dayanan epilepsi de ise ilaç tedavileri, açık ameliyatlarla cerrahi tedaviler gibi yöntemler dışında özellikle dirençli ve inatçı epilepside şimdilik her hastada birinci tedavi olarak henüz kullanılmamaktadır ancak son çare olarak kullanabiliyor. Bu yöntemle tedavi edilen hastaların artması, sonuçların olumlu olması belki bu tedaviyi öne çekebilir. Bu alanda ve başka bir çok alanda da çalışma var. Örneğin obezite için de birkaç çalışma var. Alzheimer için de yeni yaklaşımlar var. Başka bir çalışma aşamasında tesadüfen bulunan bu çalışmada hafızayı ve mental fonksiyonlarının da düzeltilebileceği düşünülüyor.Belki yakın gelecekte ağır psikiyatrik bozuklukların tedavisinde yeni çalışmalar ortaya çıkacak. Tüm bu çalışmalarda başarı oranlarının yüksek olduğu ifade ediliyor ancak sayılar yüksek olmadığından başarı oranını net oran vermek çok doğru değil. " |