|
|
|
|
|
Kongre Haberleri |
|
4. Üreme Tıbbı Derneği Kongresi Antalya'da gerçekleştirildi. |
|
|
 |
|
|
4. Üreme Tıbbı Derneği Kongresi, 26-29 Eylül 2013 tarihleri arasında Cornelia Diamond Otel Antalya’da, 28 uluslararası ve 155 yerli konuşmacı, oturum başkanı ve toplam 900 katılımcı ile Antalya'da gerçekleştirildi. |
|
Üreme Tıbbı Derneği Başkanı Prof. Dr. Erol Tavmergen, Yönetim Kurulu üyeleri Prof. Dr. Bülent Gülekli, Prof. Dr. Recai Papuçcu, Prof. Dr. Turan Çetin, Prof. Dr. Timur Gürgan ve ESHRE önceki dönem başkanı Prof. Dr. Anna Veiga'nın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında; kadın ve erkekte kısırlık sebepleri, tüp bebek ve yardımcı üreme teknikleri alanında yaşanan gelişmeler, üreme tıbbında yaşanan sorunlar ve bundan sonraki süreçte yapılması gereken çalışmalar anlatıldı. |
Kongre hakkında genel bir değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Erol Tavmergen şu bilgiler paylaştı;"Üreme Tıbbı Derneği 1998’de kurulmuş, kurulduğu zamandan günümüze konusunda uzman üye sayısı hızla artmıştır. Derneğimiz bu sene itibarı ile Üreme Tıbbı alanına giren adölesan, üreme endokrinolojisi, menopoz, üreme cerrahisi, endometriozis, infertilite, androloji, yardımcı üreme teknikleri, endoskopik cerrahi, kotrasepsiyon gibi kapsamlı konuları içeren uluslararası katılımlı 4. Kongresini düzenlemiş bulunmaktadır. Ülkemizde Ege Üniversitesi’nde 1988 yılında kurmuş olduğumuz ilk Tüp Bebek Merkezinin kuruluşunun da 25. yılına rastlamış olan bu seneki kongremizde Üreme Tıbbı Derneği ve 4. Üreme Tıbbı Derneği Kongresi Başkanı olmak beni ayrıca gururlandırmıştır ve onurlandırmıştır.
Kongremizi bu yıl uluslararası ve ülkemizden 155 seçkin konuşmacı/oturum başkanı ve toplamda 900 katılımcı takip etti. Kongremizde 43 oturum, 2 özel güncel konulu konferans, uzmanına danış toplantıları, mezuniyet sonrası eğitim programı, 2 sanayi destekli sempozyum düzenlenmiştir. Kongrede üreme tıbbındaki son gelişmeleri tartışarak, alanımızda ilerleme sağlamayı hedeflemekteyiz. Kongre katılımcıları hem son gelişmelerden haberdar olurken, hem de bu bilimsel ortamda kendi deneyim, fikir ve isteklerini ortaya koymaktadır.Kongremizin son gününde Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile meslektaşlarımızın ülkemizin üreme tıbbı alanındaki son güncel durumu tartışıldığı bir panel düzenlenmiştir. Bu panel sonucunda mevcut durum, olması gerekenler ve ileriye doğru düzeltilmesinin uygun olacağı hususlar tartışıldı.'' |
Prof. Dr. Erol Tavmergen
Üreme Tıbbı Derneği ve Kongre Başkanı
Ege Üniversitesi Aile Planlaması-İnfertilite Uygulama ve Araştırma Merkezi Bilimsel Direktörü, E.Ü.T.F.Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Öğretim Üyesi,
6 milyar üzerine çıkan dünya nüfusunun yaklaşık %9 ‘u infertilite sorunuyla karşı karşıya. Tüm dünyada yaklaşık 75 milyon kadın ise infertilite nedeniyle tedavi görmek için çeşitli kliniklere başvurmaktadır. Bu veriler bize yardımcı üreme teknikleri ile ilgili merkezlerin neden sayıca sürekli arttığını göstermektedir. İlgili merkezlerin yalnızca sayıca artması yeterli olmamakta, yeterli deneyim ve eğitime sahip olması gerekmektedir. Fiziksel koşulları birçok dünya ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de devlet tarafından kontrol edilmekle birlikte, çalışan personelin eğitimi ve mesleki gelişimi de gerekli olduğundan dolayı eğitimin güncelleşmesi için çeşitli kongreler, çalıştaylar yapılmakta ve en son yenilikler, gelişmeler hep birlikte değerlendirilmektedir. Yardımcı üreme teknikleri ile ilgili gelişmeler 1980 sonlarında ilk meyvelerini vermeye başlamış ve teknolojik gelişmeler, bilimsel çalışmalar ışığında sürekli ilerlemeler göstermeye devam etmektedir. 1990'larda ICSI tedavisinin gündeme gelmesinden hemen sonra preimplantasyon genetik tanı rutin uygulamaya girmiştir. Son yıllarda özellikte laboratuar ve klinik uygulamalardaki gelişmelere rağmen başarı %60’lar civarını geçememektedir. Başarıyı etkileyen faktörlerin analizini yaparak bu konuda ilerlemeler sağlanmaya çalışılmaktadır. |
|
 |
Doğurganlıkta en önemli faktör halen kadın yaşı.
Çocuk sahibi olabilmek yolunda yapılacak her türlü tedavide başarıyı etkileyen en önemli faktör halen kadın yaşıdır.35 yaş üzerinde giderek hızlanan over kapasitesindeki azalmadan söz edilebilir. Yaştan bağımsız zayıf over cevabına yol açan serum FSH, Antimüllerian hormon ve bazal antral folikül sayımı gibi tekniklerle infertil çifte sonuçlar hakkında daha gerçekci gebelik oranları yanı sıra infertilite tedavisinin geciktirilmemesi veya çözüm önerileri hakkında detaylı bilgiler verilebilmektedir.
|
Gebe kalmayı olumsuz yönde etkileyen çevresel faktörlerin başında sigara gelmektedir. |
|
Çevresel olumsuz faktörleri giderek artan ve kirlenen dünyamızda gebe kalmayı olumsuz yönde etkileyen çevresel faktörlerin başında sigara gelmektedir. Kaliteli yumurta gelişimini bozduğu, döllenmeyi güçleştirdiği yumurta ve spermlerin genetik yapısında hasarlar meydana getirdiği için aktif ve pasif sigara içiciliğinden sakınılması önerilmelidir. Tüp bebek tedavisine başlayan çiftlerin sigara yanı sıra, kafein ve alkol tüketimini kesmeleri daha olumlu gebelik sonuçları alınmasına yardım edecektir.
Günde 10 ve üzeri sigara içilmesi kadınların yumurtalık damarlarında da daralmalara ve yumurtalık dokusunun beslenmesinde olumsuzluklara neden olarak kadının beklenenden 3-5 yıl daha erken infertilite ve menopoza girmesine neden olabilmektedir. Yumurtlama fonksiyonlarının menopozdan 8-10 sene öncesinde olumsuz etkilenmeye başladığını da hesaba katacak olursak bu kadınlarda infertilite ile karşılaşma olasılığı anlamlı oranda artmış olacaktır. Ülkemizde ortalama menopoza girme yaşının 48 olduğu düşünülecek olur ise sigara içen veya pasif içici durumundaki kadınların yumurtlama ile ilgili sorunları 36-38 yaşlarından itibaren beklenilmelidir.
Erkek infertilitesini etkileyen diğer bir durum ise mesleki toksik madde maruziyetidir. Ağır metaller, pestisidler, ionize radyasyon, yüksek ısı gibi etkenlere maruz kalan erkeklerde sperm sayısı ve yapısında bozukluklar izlenebildiğinden erkek infertilitesi araştırılırken mesleğinin sorgulanarak kaydedilmesi ve gerekli uyarılarda bulunulması önemlidir. |
|
5 fincandan fazla kahve tüketimi olumsuz etkiliyor. |
|
Son yıllarda yapılan çalışmalarda kahve tüketiminin gebelik oranlarını olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir. Günde 5 fincan ve üzeri kahve tüketen kadınlarda gebelik oranlarının %50, canlı doğum oranlarının ise %40’lar düzeyinde azaldığı gösterilmiştir. Bu güne kadar yapılan çeşitli çalışmalarda kahve tüketiminin gebelik oranlarına etkisi hakkında çeşitli spekülasyonlar vardı. Ancak son yıllar içerisinde yayınlanan bazı çalışmalar bize günde 5 fincan ve üzeri kahve içmenin gebelik oranlarını sigara içimine yakın oranlarda azalttığını ortaya koymuştur.
|
Tıbbın tüm alanlarını ilgilendiren kök hücre ve gen çalışmaları yardımcı üreme teknikleri alanında da değişim ve ilerleme vaat etmektedir.
Over yüzey epitelindeki hücrelerin eşey hücresine döndürebilme yeteneği menopoza girmiş kadınlar için yeni ufuklar açacaktır. Özellikle 40 yaş altı erken over yetmezliği durumlarında genç yaşta çocuksuzluk sorunu yaşayan ve sosyal ve psikolojik baskı altında olan kadınların yüzü bu alandaki ilerlemelerle gülecektir. Kök hücre uygulamaları geliştikçe testisde sperm üretimi sorunu yaşayan azoospermik erkeklerde de, vücudun bazı hücrelerinden sperm hücresi oluşturulabileceğine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Yakın bir gelecekte bu çalışmalar klinik uygulama için emniyetli sonuçlara ulaşacak gibi görünmektedir. Kök hücre uygulamaları ile dejeneratif doku ve organ hastalıklarının tedavisinde büyük yol alınacağı aşikardır. Kök hücre ile ilgili uygulamalar ile ilgili yasal düzenlemeler ülkemizde de mevcuttur. Embriyonik kök hücre çalışmaları halen bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de etik bulunmamakla birlikte ile ilgili yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu sayede ülkemizde de konu ile ilgili çalışmaların önü açılabilecektir. |
|
Tartışmalı konu: SOSYAL YUMURTA DONDURMASI |
|
 |
|
Prof.Dr.Timur Gürgan
ESHRE Genel Koordinatörü
Ülkemizde yasak olan 'sosyal yumurta dondurması ' başkasının yumurtasını ve spermini kullanma işlemi dünya'da da tartışılıyor. Prof.Dr.Timur Gürgan, amacın aslında kadının doğurganlık şansının korunması olduğunu belirtti.Prof.Dr.Timur Gürgan '' Amaç potansiyelini korumak. Yasakdan ziyade, kanun korucuya bu durumu tam olarak aktaramama sorunu yaşıyoruz.Bu durumu anlatabilirsek Daha fazla moral faktörleri için de, yasak olmaz. %99 müslüman olan bir ülkede çaresiz kalmış bir çift başkasının hücrelerini kullanarak çocuk sahibi olma istekleri aslında zor bir kararsa da, bu anlaşılabilir. Her canı isteyen yumurtasının dondursun demiyoruz ancak, ihtiyaca göre uygun şekilde organize edilebilirliği ortada. En çok tartışılan katolik ülkelerden İtalya'da da uzun süre tartışıldı. İtalya'da embryoları bile seçemiyordunuz. Çünkü diğerlerini öldürdüğünüz için. O zaman embroyo seçemiyorsak yumurtaları donduralım denildi ve bir teknoloji gelişti. Şimdi kimse bu tartışmaya girmek istemiyor.Bir kadının yumurta rezerveleri 25 yaşı civarında azaldığı durumlarla karşılaşılabiliyoruz ve kadın yıllar sonra karşınıza geldiğinde yumurta bitmiş oluyor'' dedi.
|
|
|
 |
|
Prof. Dr. Anna Veiga
ESHRE Önceki Dönem Başkanı
Avrupa İnsan Üremesi ve Embiryoloji Derneği (ESHRE) eski Başkanı Prof. Dr. Anna Veiga ülkemizde özel durumlar dışında yasak olan yumurta dondurma hakkında Avrupa uygulamalarını ve düşüncelerini aktardı. Prof. Dr. Anna Veiga;''Sosyal yumurta dondurma yani kendi yumurtasını dondurma değil de,kendisinde olmayan bir yurmurtayı başkasından almayı kastediyorum, başkasının yumurtasını kullanma Avrupa'da da yasak. Başka bir sebepten yumurtalaıklarında bir sorun yaşaması ihtimali olan yada doğurma yaşını ertelemek isteyen kadınlar, genç yaşlarda iken yumurtalarını dondurması ise geçerlidir. Bir çok ülkede doğurma yaşını kaçıran kadınlarda yumurta dönasyon imkanı olabilir. Bizim gibi ülkelerde kendi yumurtasını saklaması, daha sonra bunu kullanma şansının olması iyi bir alternatif olabilir. Benim tercihim ise, bir kadın doğurma yaşında doğurmalı. Üreme arzusunu çok geç yaşlara bırakmamalı. Tıbbi açıdan da baktığımızda ileri yaş gebeliklerde son derece ciddi sorunlar olabiliyor. 35 yaşından önce dondurulursa daha iyi sonuçlar elde edelebiliyor. Elde edilebilecek yumurtaların kromozonal sorunları sebebiyle potansiyeli azalıyor'' dedi. |
|
|
 |
|
Prof.Dr.Recai Pabuçcu
Üreme Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
Üreme endokrinolojisi ve infertilitenin yan dal olarak ülkemizde hala olmadığına dikkat çeken Prof.Dr.Recai Pabuçcu;'''Dernek olarak bir çok konuda bakanlıkla birlikte çalıştık, danışmanlıklar verdik ve projeler gerçekleştirdik.Ülkenin her yerine gitmeye çalıştık.Ancak ülkemizde hala üreme endokrinolojisi ve infertilite yan dal olarak yok.Bu, insan hayatı ve üreme ile ilgili çok önemli bir dal. Üreme cerrahı olmayan bir doktor bilmeden ileride oluşabilecek üreme hatalarına sebep olabilir. Üremeyi ilgilendiren menopoz, androloji, tüp bebek vs bu dalın içine giriyor. Bakanlığın vermiş olduğu 6 aylık kurs asla yeterli değildir. Avrupa ve Amerika'da 3 yıllık yandal eğitimi verilmektedir. Bunu Bakanlığa anlatmaya çalışıyoruz''dedi. |
|
|
|
|
|
|