Kalp ritim bozukluğu ile ilgili kardiyoloji, nöroloji ve acil tıp uzmanlarının eğitilmesini amaçlayan AF Kampüs Toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi.
Türk Kardiyoloji Derneği tarafından düzenlenen, Medtronic ve Bayer’in desteklediği ‘‘AF Kampüs’’ toplantısında Türkiye’nin pek çok ilindeki Kardiyoloji, nöroloji ve acil tıp uzmanlarına, Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı, Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Sansoy tarafından eğitim verildi. |
|
|
ATRİYAL FİBRİLASYON (AF) EN SIK GÖRÜLEN RİTİM BOZUKLUKLARINDAN BİRİ
AF kalbin kulakçıklarından kaynaklanıyor ve kulakçıkların her noktasında çok hızlı ve düzensiz bir elektrik aktivitesi ortaya çıkıyor. Bu da kalpte düzensiz ve hızlı kalp atımlarına neden oluyor. Normalde kalp bir dakikada 60-100 arasında atım yaparken, AF’de kalp hızı dakikada 120 ila 150’ye kadar çıkabiliyor. Her yaşta görülebilen kalp ritim bozukluğu, yaşla birlikte artıyor. Atriyal Fibrilasyon, kalp ritim bozuklukları içinde en çok görüleni. Her yaşta görülebiliyor, özellikle de son yıllarda artış gösterdiği belirtiliyor.Hastalar çoğu zaman AF tedavisi ile ilgili doğru adresi bulmakta güçlük çekiyor. Hastaların, Özellikle AF’nin tedavisinin yapıldığı hastanelere sevk edilmesi isteniyor.
 |
|
RİTİM HASTALIKLARININ KANSERİ
Prof.Dr.Fethi Kılıçaslan, Atriyal Fibrilasyonun bazı bilim adamları tarafından ritim hastalıklarının kanseri olarak değerlendirildiğini vurguladı. “Bunu söylerken AF’nin bir kanser olduğunu söylemek istemiyorum. AF bir ritim bozukluğudur ancak çok inatçı olması, önemli risklerinin bulunması ve tedavisinin zor ve uzun süreli olması nedeniyle klinikte gördüğümüz en zor ritim hastalığıdır. Ayrıca AF bazen kanser gibi sinsi ve sessiz seyredebilmektedir. Bu özellikleriyle AF hastalarda erken teşhis edilen bazı kanser türlerinden daha fazla sorun oluşturabilen ve daha ölümcül olabilen bir hastalıktır.” |
AF TEDAVISINDE ABLASYON TEDAVISI
Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan; AF tedavisinde kullanılan ablasyon tedavisinin son yıllardaki teknik gelişmelerle ablasyon tedavisinin AF tedavisinin temel taşı olduğunu belirtti. “Ablasyon tedavisi kasık bölgesindeki damarlar aracılığıyla kalbe ulaşılarak kalpte çarpıntıya neden olan odakların yok edilmesidir. Bu tedavi radyofrekans enerjisi kullanılarak odakların yakılması veya cryoablasyon kullanılarak odakların dondurulması şeklinde iki türlü yapılabilmektedir. Hangi ablasyon yönteminin kullanılacağı hastaların klinik bulgularına ve doktorun tecrübesine göre seçilmektedir. Ablasyon tedavisi oldukça zor, zaman alıcı ve kendine has riskleri olan bir tedavi şeklidir. Ancak son yıllardaki teknik gelişmelerle ablasyon AF tedavisinin temel taşı haline gelmiştir. Özelikle ilaç tedavisine rağmen şikayetleri geçmeyen ve sık çarpıntı atakları olan hastalar ablasyon tedavisine adaydır.
Aralıklı olan AF hastalarında ablasyon tedavisi ile yaklaşık %80 oranında başarı sağlayarak ritmi normalde tutmak mümkündür. Ancak sürekli AF’da başarı oranı %50-70 arasındadır. Ancak ablasyon tedavisi sadece bu konuda eğitimli ve tecrübeli merkezlerde yapılabilmektedir. Özellikle ablasyon ihtiyacı olan hastaların uygun merkezlere yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bu konuda hekimlere özellikle de ablasyon tedavisi uygulamayan kardiyoloji uzmanlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü hastaların AF ablasyonunda tecrübeli merkezlere yönlendirilerek uygun tedaviyi zamanında almaları çok önemlidir.
AF kampüs AF’li hastalarla sık karşılaşan hekimlere AF tedavisindeki gelişmeleri ve yenilikleri anlatarak hastalığın daha iyi tedavisini hedefleyen bir eğitim toplantısıdır. Bu toplantılar Türk Kardiyoloji Derneği tarafından Medtronic ve Bayer firmalarının katkılarıyla değişik zamanlarda farklı şehirlerde düzenlenmektedir. Amaç AF’ye dikkat çekmek ve hekimlere güncel tedavileri hatırlatmaktır.”
65 YAŞ ÜZERİ HERKESE EKG ÇEKİLMELİ
İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, şikayet olmasa da 65 yaş üzeri herkese EKG çekilmesi gerektiğini vurguluyor. “Çarpıntı ve kalpte düzensiz atım hissi en sık şikayetler olmakla birlikte nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı ve bayılma gibi yakınmalar da neden olabilir. Buna karşılık hiçbir şikayet olmadan da atriyal fibrilasyon görülebilir. Tanı EKG, uzun süreli ritim kaydedicileri ile konulur. 65 yaşın üzerindeki bireylerde hiçbir şikayet olmasa bile rutin kontrolün bir parçası olarak EKG çekilmesi önerilmektedir.’’
İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, hastaların çoğu zaman doğru adresi bulmakta zorluk çektiğine değiniyor. “Hekimlerimizin atriyal fibrilasyonu yeteri kadar tanıdığını söyleyebilmekle birlikte, yeteri kadar ve uygun tedavi edebildiklerini söylemek zor. Hastalar çoğu zaman doğru adresi bulmakta zorluk çekiyor. Özellikle bazı tedavilerin endikasyonlarını net olarak işaret etmek, bazı tedavilerin de kullanılması ile ilgili çekinceleri ortadan kaldırmak ve tedaviyi optimize etmek açısından bu tip toplantıların önemli olduğunu düşünmekteyiz. AF Kampüs Programı Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu tarafından organize edilen, atriyal fibrilasyon ile ilgili güncel bilgilerin tartışıldığı önemli bir eğitim toplantısıdır.”

|