|
|
|
|
|
|
|
|
''Radyoloji, günümüz tıbbının olmazsa olmazıdır.
|
Ancak doğru kullanılmak şartıyla!'' |
|
Türk Radyoloji Derneği 34. Ulusal Türk Radyoloji Kongresi 6-10 Kasım tarihinde Antalya'da düzenlendi. Kongre bilimsel programında yer alan 'Görüntüleme Yöntemleri ve Radyasyon' konusu , son dönemde sıkça tartışılmaktadır.Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında Türk Radyoloji Derneği Başkan Vekili ve Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. M. Halil Öztürk, radyasyon, gereksiz doz alınması ve zararları hakkında sorularımızı yanıtladı . |
|
|
|
 |
|
.Radyasyon nedir ve hangi radyasyonlar zararlıdır?
Radyasyon tanımı, içerisinde görülebilir ışığın da olduğu geniş bir gurup radyasyonlar olan elektromanyetik radyasyonlar başlığı altında toplanmaktadır. Radyasyonu iyonizan olan ve olmayan olarak 2 gruba ayırabiliriz. Bu ayrımın nedeni, asıl zararlı olan tipin iyonizan radyasyon olmasıdır.
İyonizan olmayan radyasyon içinde radyo dalgaları, mikro dalgalar, kızıl ötesi (infrared) ışınlar ve mor ötesi (ultraviyole) ışınlar yer almaktadır. Başlıca manyetik rezonans görüntülemede kullanılan ve günlük hayatta da cep telefonları başta olmak üzere yaygın olarak kullanılan radyo dalgalarının zararları daha çok ısınmaya yol açarak oluşmakta ve bunların enerjilerin biyolojik zararları hala tartışmalıdır.
Ultrason yüksek frekanslı ses enerjisini (ultrases) kullanır. Ultrases radyasyon gurubuna girmez ve bilinen bir yan etkisi bulunmamaktadır. İyonizan radyasyon grubunda X-ışınları ve gamma ışınları mevcuttur. Bunlar geçtikleri atomların elektronlarını ayırarak iyonizasyona neden olmaktadırlar.
|
Bunun sonucunda kanser veya genetik hasar gibi biyolojik zararlar oluşabilmektedir. İnsanoğlu yeryüzünde yaşadığı sürece iyonizan radyasyona maruz kalmıştır. Günümüzde aldığımız radyasyonun % 48’i doğal kaynaklardan yani topraktan, güneşten ve uzaydan gelen kozmik ışınlardan kaynaklanıyor. % 46’sı tıbbi uygulamalar ve % 6 sı ise nükleer santral ve nükleer silah denemeleri nedeniyle atmosfere salınmış radyoaktivite gibi insan yapımı sebeplerden kaynaklanmaktadır.
|
|
.Tıpta radyasyon hangi alanlarda kullanılmaktadır?
Modern tıbbi görüntüleme yöntemlerinin uygulama alanına yaygın olarak girmiş olması sonucunda, tıbbi uygulamalardan alınan radyasyonun dozunun kontrolü önem kazanmaktadır. Tıbbi radyasyon başlıca radyoloji, nükleer tıp ve radyoterapi birimlerinde tanı ve tedavi amaçlı işlemlerde kullanılmakta ve bu işlemler yapılan bireylerde radyasyon maruziyetinin nedeni olmaktadır.
Radyoloji başlığı altında Bilgisayarlı Tomografi, Röntgen, Anjiografi ve Mamografi gibi yöntemlerde X–ışınları ile radyasyon (iyonizan radyasyon) söz konusudur. Manyetik Rezonans (MR) ve Ultrasonografide iyonizan radyasyon bulunmamaktadır.
Nükleer tıp uygulamalarında gamma ışını kullanılmaktadır. Sintigrafi olarak da adlandırılan tarama ile başlıca kemik, kalp ve tiroid sintigrafisi yanı sıra son yıllarda PET yöntemi ile de radyasyona maruz kalınabilmektedir. Radyoterapide ise başlıca kanser tedavisinde olmak üzere yüksek dozlu radyasyon kaynakları kullanılmaktadır.
|
|
 |
.Tıpta alınan radyasyon vücutta birikir mi?
Radyolojik incelemelerde kullanılan x ışını aynı elektrik düğmesinin açılması ile ampülün yanması ve düğme kapatıldığında ise sönmesi gibidir. Radyasyon işlemi bittikten sonra bu radyasyonun vücutta birikimi söz konusu değildir.
Nükleer tıp uygulamalarında durum farklıdır. Vücuda verilen radyoaktif maddeler radyasyon yaymaya devam etmektedir. Verilen radyasyonun miktarı ve yarılanma ömürlerine göre hastada belirli bir dozda ve sürede radyasyon bulunmaktadır. Bu hastalar aldıkları maddenin dozuna göre bazı durumlarda belli bir süre dışarıya çıkarılmamaktadırlar. Yine bu kişilerin idrarları ve dışkıları bir süre korunup, zararsız düzeylere geldiklerinde atılmaktadır.
.Radyasyonun ne kadarı zararlıdır?
Tıpta alınan radyasyonun zararsız olabileceğini söyleyebileceğimiz bir alt sınırı bulunmamaktadır. Diş röntgeni gibi düşük dozların bile riskinden söz edilebilir. Bununla birlikte alınan radyasyon dozu arttıkça risk de artmaktadır.
Toplumda kanser oranının fazla olması nedeniyle radyasyona bağlı kanser oluşma olasılığını belirlemek zordur. İyonizan radyasyona maruz kalınan dönemi takiben geç dönemde de kansere neden olma riski bulunmaktadır.
.Tıpta radyasyon kullanımında nelere dikkat edilmeli?
Birçok tıbbi uygulamada bizi hızla ve doğru tanıya götüren ve ya tedavimizi sağlayan radyasyon kaynaklarının bilinçli kullanılması ve radyasyonun risklerinin bilinmesi, tetkiklerin yapılmasında kar zarar dengesinin gözetilmesi açısından çok önemlidir. Aşırı radyasyon korkusu, radyasyon kaynağının çok gerekli bir aşamada kullanılmamasına ve hastada bir yarar kaybına neden olabilirken, radyasyon riskinin göz ardı edilerek radyasyon kaynaklarının gereğin ötesinde kullanılması da gereksiz doz alınmasına neden olmaktadır.
|
|
 |
Tıbbi uygulamalarda radyasyon dozunun azaltılması için, iyonizan radyasyon içeren tanı ve tedavi yöntemlerinin bilinmesi, gerekliliklerinin tekrar sorgulanması, tıbbi işlemin mümkünse önce iyonizan radyasyon içermeyen yöntemlerle yapılmasının sağlanması gibi tedbirler alınmalıdır. Bunların sonucunda eğer iyonizan radyasyon içeren cihazların kullanılması gerekliyse mümkün olan en düşük dozun alınması (optimizasyon) hedeflenerek işlem yapılmalıdır. Buna ALARA (As Low As Reasonably Achievable) prensibi denmektedir.
Sonuç olarak, gelişen teknolojiye paralel olarak modern insan birçok teknoloji ürününün zararlı etkileriyle yüzleşmek durumundadır. Tıbbi uygulamalar nedeniyle alınan iyonizan radyasyon miktarı da önemsenecek düzeyde artmıştır. Bu nedenle her tıbbi uygulamada bilimsel veriler, ulusal ve uluslararası kurallara bağlı olarak oluşturulmuş radyasyondan korunma ilkelerinin (gereklilik, uygulamada etkinlik ve izin verilen doz sınırlarına uyma) titizlik ve özenle uygulanması gerekmektedir.
|
|
|
|