Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 

 

 

 

 
 
KONGRE HABERLERİ
 

Türk Toraks Derneği 18. Yıllık Kongresini
''Çok Ses Tek Nefes'' ile Antalya'da gerçekleştirdi.


Türk Toraks Derneği  1- 5 Nisan tarihleri arasında  "Çok ses, Tek nefes" sloganıyla 18. Yıllık Kongresini Antalya'da gerçekleştirdi. Kongrede akciğer sağlığını tehdit eden konular dışında güncel sağlık politikaları, çevresel sorunlar,sağlık çalışalarına şiddet gibi güncel ve toplumsal konular çok yönlü tartışıldı.

Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısına katılan; Prof. Dr. Füsun Topçu , Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu,Prof. Dr. Sedat Altın, Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, Prof. Dr. Tunçalp Demir, Prof. Dr. Benan Müsellim, Doç. Dr. Haluk Çalışır, Prof. Dr. Peri Arbak, Dr. Zeki Kılıçaslan , Prof. Dr. Oğuz Kılınç ve Yrd. Doç Dr. Yavuz Havlucu kongrede öne çıkan konularla birlikte  klinik pratiklerinde sıkça karşılaştıkları önemli solunum hastalıklarına sebep olan çevresel faktörlere bir kez daha dikkat çektiler.

 

''Çok ses, tek nefes'' 

Prof. Dr. Füsun Topçu
Türk Toraks Derneği 18. Yıllık Kongresi Başkanı
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğr. Üyesi

''Ülkemizin en büyük Göğüs Hastalıkları Uzmanlık Derneği olan Türk Toraks Derneği’nin 18. Yıllık Kongresinde bilgilerimizi güncellemek, sorunlarımızı paylaşmak, beraber olabilmek için  “Çok ses tek nefes”  diyerek toplandık. Kongremize; Göğüs Hastalıkları, Göğüs Cerrahisi ve Çocuk Göğüs Hastalıkları alanlarından yaklaşık olarak 1400 kadar doktor katıldı. Bir çok konuda son gelişmelerin detaylı olarak ele alındığı 71 oturumda, yurtiçi ve yurtdışından, alanında deneyimli 400’e yakın meslektaşımız konuşmacı olarak bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaştı. Ayrıca 3 gün boyunca ülkemizden ve yurt dışından bir çok meslektaşımız, yaptıkları araştırmaları veya karşılaştıkları ilginç olguları, sözlü veya elektronik poster şeklinde bizlere sundular.

Amerikan Toraks Derneği (ATS), Avrupa Solunum Derneği (ERS) Başkanları kongremize misafir oldular. Bilimsel programdaki konuşmalarının yanı sıra merkez yönetim kurulumuzla idari işbirliği toplantılar gerçekleştirildi.Hem çevre dostu hem de çağa uygun olma özelliği taşıyan bu kongrede, kağıt kullanımını olabilen en aza indirdik, Greenpeace ve TEMA Vakfı başta olmak üzere çevreci sivil toplum örgütlerini bizimle birlikte oldu.'' 

‘SOMA FACİASININ ÖĞRETTİKLERİ’

''Türk Toraks Derneği, olağan bilimsel çalışmalarının yanında toplum sağlığını da ilgilendiren konulara kongrelerinde yer vermektedir. Bir önceki kongremizin ana teması ‘Biber Gazı’ iken bu yılki kongrede ön plana çıkan konu, geçtiğimiz yıl ülkemizde büyük bir üzüntüye yol açmış olan ‘Soma Faciası’  oldu. ‘Soma Faciasının Öğrettikleri’ başlıklı oturumumuza Milletvekili Özgür Özel, gazeteci Ertuğrul Özkök, Soma’da çalışan bir maden emekçisi Sefa Köken ve öğretim üyesi Prof. Dr. Peri Arbak katıldı.

Yine toplum sağlığı açısından önemli konularımızdan biri tütün kontrolü.Dünyadaki en önemli ölüm nedenlerinden bir olan tütün konusunda; özellikle tütün endüstrisinin pazarlama taktikleri ve yeni bir pazarlama taktiği olan e-sigara konusu kongremizde önemli yer tuttu. Yine kongremizde yer alan ilginç konulardan biri de ‘Sağlıkta Mobil Teknolojiler’ konusu yer aldı.''

DÜNYADA EN SIK ÖLÜME YOL AÇAN 4. HASTALIK: KOAH

Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu
Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Genel Başkanı
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğr. Üyesi

''KOAH’ın görülme sıklığı 40 yaş üstü yetişkinlerde %15-20’dir. Bir diğer deyişle toplumumuzda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH vardır. Oysa 10 KOAH hastasının sadece biri doktora başvurmuş ve doğru tanı alabilmiştir. Bu durumda, ülkemizde bulunan 3-5 milyona yakın KOAH'lı hastanın sadece 300-500 bini kendisinde hastalık olduğunu bilmektedir. Türkiye’de solunum sistemi hastalıkları tüm ölümler içerisinde en sık görülen 4. ölüm nedenidir ve bu ölümlerin  % 61,5’i KOAH nedeniyledir. Toplumun KOAH konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması, hastalığın erken tanısını ve etkin tedavisini güçleştirmektedir.

KOAH gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörü sigara dumanıdır. Sigara içenler, içmeyenlere göre, daha fazla solunumsal şikâyetlere, daha fazla solunum fonksiyon kaybına ve daha yüksek KOAH ölüm oranlarına sahiptirler. Diğer tip tütün kullanımı (pipo, puro, nargile vb.) ve çevresel tütün dumanı da KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır. KOAH gelişiminde genetik risk faktörlerinin rolü henüz çok iyi aydınlatılamamış olmasına rağmen, sağlıkta eşitsizlik, özellikle biyomas (odun, tezek, kök benzeri yakıt)  kullanımına ikincil iç ortam hava kirliliği ve tozlu-dumanlı işyerlerinde çalışmanın en önemli çevresel risk faktörleri olduğu bilinmektedir. Fiziksel aktivitede azalma, hareketsizlik de artık bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir.

''KOAH TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR''

KOAH ilerleyici bir hastalık olmasına karşı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. KOAH’lı bir hastanın yapması gereken ilk iş sigarayı bırakmak. Sigara bağımlılığı tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bunun dışında, diğer zararlı toz ve dumandan uzak durulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra fiziksel aktivitenin önerilmesi ve uygulanmasının sağlanması; hem hastalık gelişimi, hem hastalığın ilerlemesi ve kötü sonuçlarının önlenmesinde önemli bir adımdır. Yeterli bir fiziksel aktivite için ağır egzersizlere gerek yoktur, haftanın çoğu günleri yapılan orta yoğunluktaki fiziksel aktivite yeterlidir. Herkesin yapabileceği bir aktivite olan yürüyüş, düzenli fiziksel aktivitenin sağladığı hemen tüm yararları sağlayabilmektedir. Sağlığın iyileştirilmesi ve korunması için haftanın en az beş günü, günde en az 30 dakika süre ile orta yoğunlukta fizik aktivite örneğin yürüyüş önerilmektedir.  

''HASTALIKLARI SADECE MEDİKAL TEDAVİ İLE ÇÖZEMEYİZ!''

Hastalıkların yükü dünyada çok ciddi boyutlara ulaştı. Biliyoruz ki; sağlığa bütüncel yaklaşımla hastalıkları sadece medikal tedavi ile çözmemiz mümkün değil. Özellikle solunum hastalıkları sağlığı sosyal bileşenleri çok önemli. Sağlıkta eşitlik kavramını düşünürsek, önlenebilir bu bileşenlerin olmaması anlamına geliyor. Bileşenler diğer organlara göre solunum yolu hastalıklarını çok daha etkiliyor. Bunlar; tütün kullanımı iç ve dış ortam hava kirliliği, mesleki ve çevresel maruziyetler, gebelik döneminde içilen sigara gibi sağlık sorunlarına ve özellikle solunum hastalıklarına zemin hazırlıyor.Bu nedenle biz bunlara yönelik bir çaba gösteremezsek, hastalığı önleme yerine sonradan ilaçla tedavi etmek sadece işin mali portresini arttıracaktır. Bu nedenle Türk Toraks Derneği olarak bu alanda önemli etkinliklere önem veriyoruz.

''TÜRK TORAKS DERNEĞİ OLARAK HALK SAĞLIĞI POLİTİKALARINDA ETKEN ROL ALMAYA ÇALIŞIYORUZ''

Prof. Dr. Sedat Altın
Türk Toraks Derneği 1. Başkan Yardımcısı
Yedikule Göğüs Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Derneğimiz 2007 yılında Sağlık Politikaları Komitesi oluşturmuş ve ülkemizde sağlık ortamını  şekillendiren Sağlıkta Dönüşüm Projesinin ülkemiz insanı ve sağlık çalışanlarına yönelik olumsuzluklarını her koşulda ve her platformda dile getirmek üzere faaliyetlerde bulunmuştur. 2010 yılında, daha etkin ve verimli çalışabilmek için komiteyi, hazırlanan yönergenin Genişletilmiş Yönetim Kurulu’nda kabul edilmesiyle Çalışma Grubu haline dönüştürmüştür.Toplam 11 maddelik ‘Temel İlkeler'imizi gerekçeli olarak yayınladık. Tüm politikalarımızı bu Temel İlkeler temelinde oluşturuyor ve resmi otorite tarafından alınmış kararlar, çoğunlukla   uygulamaya sokulmadan veya uygulamalar sırasında çalışma grubumuzun raporları ile gerekli uyarı ve öneriler, üyelerimiz ve kamuoyuyla paylaşılmaktadır.

Derneğimizin tüm eğitim faaliyetlerine Sağlık Politikaları Çalışma grubu katkı sunarak temel ilkelerimizi içselleştirmemizi sağlamayı amaçlamaktadır. Halk sağlığını ilgilendiren pek çok projede (Biber gazı, hava kirliliği, Soma maden kazası gibi) yer alan, kendi alanında ve işbirliği içinde olduğu sivil toplum örgütleri (Türk Tabipleri Birliği, UDEK, Greenpeace gibi) ile ortak çalışmalar yürüten Derneğimiz, kendi üyelerinin özlük hakları ile ilgili olarak da, alınmış kararlarda görüşmelerle sonuç alınamadığında konuyu yargıya taşıyarak sonuç almaya çaba göstermektedir.

Sonuçta, Sağlık Politikaları Çalışma Grubu ile son 5 yılda 10’un üzerinde kendi alanımızdaki sorunlarımızla ilgili rapor yayınlayan Türk Toraks Derneğimiz, Sağlık Politikaları Temel İlkeleri Madde 6’da ‘Sağlık alanında yapılacak planlamalarda çevre ve bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmelidir.’ İlkesinin diğer ilkeleri gibi bir an önce dikkate alınarak siyasi otoritenin gereken uygulamaları gündemine taşımasını beklemektedir.

ASTIM DÜNYADA YAKLAŞIK 300 MİLYON KİŞİYİ ETKİLİYOR!

Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu
Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları ABD Allerji ve İmmünoloji Bilim Dalı Öğr. Üyesi

Astım akciğer içi hava yollarında daralmaya neden olan ve krizler halinde seyreden müzmin bir akciğer hastalığı olup dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilmektedir. Her yıl 250 bin kişi bu hastalığa bağlı hayatını kaybetmektedir. Hastalık sıklığı halen orta ve düşük gelirli ülkelerde artmaktadır.  On yıl içinde toplam astımlı hasta sayısının 400 milyona ulaşacağı, tahmin edilmektedir. Bu sayı o günkü dünya nüfusunun yirmide biri olacaktır.

Ülkemizde ise yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülmektedir. En sık karşılaşılan astım belirtileri öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi ve nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı/hışıltı veya ıslık sesidir. Gece veya sabaha karşı genellikle bu belirtilerin şiddeti artar. Toz, kimyasal kokular, egzersiz  ve soğuk gibi bazı etkenler bu belirtilerin ortaya çıkışını tetikleyebilir.

SİGARA NEYSE, KÖMÜRDE O KADAR ZARARLI

Hava ve çevre kirlliği ciddi sorun.Medeni ülkeler kendilerini bundan arındrıyorlar.Kömür en az sigara kadar zararlı.Kömürde ısrar ettiğiniz sürece çevre kirliliği ile birlikte bir çok hastalığı tetikleyecek , etkileyecek. Gelişmiş ülkeler kömürden kendilerini arındırıyorlar.Ama bizde termik santraller kuruluyor.Zonguldak'ta santral kuruyorsunuz, Afrika'dan kömür geliyor, içinde de Çinliler çalışıyor. Bir taraftanda Türkiye'nin havası değişti deniyor.

Dünyada kaliteli sağlık hizmeti demek, iyi bir muayene ve teşhis, iyi bir tedavi ile hastaların %75'i kurtulur.Hekime ulaşma işin %25'i kısmıdır.Bizde ise memnuniyetin %75'i doktora ulaşmak ve bir reçete ile yanından ayrılmak.Suriye mülteci kamplarında çalışan bir hekimimiz günde 800 hastaya baktığını söyüyor.Mülteci kamplarında kalanlarla ilgili gelecekte ciddi sağlık sorunları oluşacak.

''GÖRÜNMEYEN CANAVAR” HAVA KİRLİLİĞİ!''

Prof. Dr. Haluk Çalışır
Türk Toraks Derneği
Hava Kirliliği Görev Grubu

Hava kirliliğinin neden olduğu sağlık sorunları nedeniyle dünyada 7 milyon kişi ölmektedir. Bu 20.000 ölümün yaklaşık yarısı ise trafik kirliliği, kömürlü termik santraller, evsel ısınma, orman yangınları, hafriyat kazıları ve çöl kumları gibi dış ortam hava kirliliğinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’de ise yılda 28.000 kişi hava kirliliği nedeniyle ölmektedir. Trafik kazaları nedeniyle yılda 3500-4000 kişinin öldüğü dikkate alındığında hava kirliliğinin Türkiye için “görünmeyen canavar” olduğu fark edilebilir.

İÇ -DIŞ ORTAM HAVA KİRLİLİĞİ AKCİĞER GELİŞİMİNİ BOZUYOR

İç -Dış ortam hava krililiği olarak kendi aralarında ayrılsa da, tütün neyse hava kirliliğide aynı oranda tehlikeli. Ev çi ısınmayla yoksulluğun bağlantılı. Evlerde ısınma amacıyla kömür, odun, kuru bitki kök ve dalları ve tezek yakılmasının neden olduğu ev içi hava kirliliğine bağlı olarak dünyada her yıl 4.3 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. Kadınlar ve çocuklar ev içi hava kirliliğinden daha çok etkilenmektedirler. Çocukların etkilenimi anne karnında başlamakta, bu durum akciğer gelişimini bozmakta, sık solunum yolu enfeksiyonlarına, astım ve alerjik hastalıklara ve hatta otizme yol açmaktadır. Kadınlarda ev içi hava kirliliği sigara kullanılmadığında bile kronik obstrüktif akciğer hastalığı, astım ve akciğer kanserine neden olmaktadır.

DIŞ ORTAM HAVA KİRLİLİĞİNİN EN ÖNEMLİ GÖSTERGELERİNDEN BİRİSİ PARTİKÜL (PM) MADDELERDİR

Bu maddeler küçüldükçe akciğere daha çok ulaşmakta ve o oranda daha çok hastalığa yol açmaktadır. Dünya genelinde dış ortam hava kirliliğini izlemek için PM 2.5 ölçümü de yapılıp önlem alınmasına rağmen Türkiye genelinde ölçüm ve izlemi yapılmamaktadır. Bölegenin dışında yüzlerce kilometreye yayılabiliyor.Akciğer kanseri, kronik bronşit, astım, çocuklarda akciğer fonksiyon geriliği, ani kalp krizlerine, kalp ritim bozukluklarına, inmelere ve bir çok farklı hastalıklara yol açan bu küçük partiküllerin ölçümünün Türkiye’de de en kısa sürede yapılması sağlanmalıdır. Ölçümler sonucu hava kirliliği bilgisi günlük olarak paylaşılmalı ve eşik değerlerin geçilmesi durumunda acil önlemler alınmalıdır.Sağlıklı yaşamın ilk adımı temiz hava solumaktır. Temiz hava solumak ise her insanın en temel insan hakkıdır.

ÇÖZÜM NÜKLEER ENERJİ DEĞİL,YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIDIR

Çanakkale’de yapılacak bir termik santralin oluşturacağı hava kirliliği İstanbul’a ulaşır.Önemli hastalıklara yol açabilir. Bu anlamda oldukça kaygılıyız. Artan kentleşme trafik sorununu ortaya çıkarmakta, ormanların azalmasına neden olmakta ve hava kirliliğini ortadan kaldıracak etkenler de azalmaktadır. Yeni santrallerin kurulması 100 bin ölüm demektir. Bunların bilimsel çalışmaları yapıldı. Türkiye enerjisiz mi kalsın, elektrik kesintilerini mi yaşasın, bunun çözümü nükleer enerji değildir. Yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Milletin gidip geri döndüğü yola biz yeni giriyoruz. Gerekirse karanlıkta kalalım ama soluyacak havaya ihtiyacımız var. Çünkü hayat nefes almakla yaşanıyor.

SOMA İÇİN TÜRK TORAKS DERNEĞİ EYLEM PLANI

Prof. Dr. Peri Arbak
TTD Çevresel ve Mesleki
Akciğer Hastalıkları Grubu

Soma Faciası, Türk Toraks Derneği(TTD) üyelerini derin kedere ve öfkeye sokan bir işçi katliamıydı. TTD çeşitli çalışma gruplarıyla ülkenin sağlık gündemini yakından izleyen bir dernek olarak Soma faciası sonrasında kendisine bir eylem planı belirledi.Maden işçilerinin toza bağlı hastalıkları, havayolları hastalıkları Göğüs hastalıkları uzmanları tarafından göreceli olarak iyi bilinse de madenlerde grizu patlamaları, yangınlar, göçük ve su basmaları sırasında ve sonrasında oluşabilecek akciğer ve sistemik etkilenimleri hakkında daha fazla bilgi edinmemiz gerektiği ortaya çıktı.

Bu kapsamda; ''Soma’dan Ne Öğrendik?'' başlıklı eğitim çalışmaları yaptık; Manisa, Muğla ve Zonguldak’ta yapılan ve ortalama 40 dinleyicinin (işyeri hekimleri, iş sağlığı ve güvenliği uzmanları, göğüs hastalığı uzmanları, maden mühendisleri ve işçiler) katıldığı toplantılarda; maden kazalarından korunmak için alınacak önlemler, CO zehirlenmesi ve tedavisi, işçilerin maske kullanımı, maden kazalarında görülen akciğer hastalıklarının tanı ve tedavisi ve işyeri hekimlerinin maden kazalarının önlenmesinde sorumlulukları tartışıldı. Eğitim materyelleri TTD web ağından ulaşılacak şekilde yerleştirildi. Diğer toplantıları Adana (9 Mayıs 2015), Bursa Diyarbakır’da gerçekleşecek şekilde planladık.

'Maden Kazaları’nı Göğüs Hastalıkları Disiplininin Bakış Açısıyla Anlamak, Önlemek' içeriğine sahip özel bir TTD eki hazırladık. Benzeri bir eki veya kitapçığı tüm çevresel ve mesleki kazalarda alınacak önlemler için hazırlamayı çalışma planımıza aldık.Celal Bayar Üniversitesi’nden Etik Kurul onayı alınarak, Soma devlet hastanesine CO zehirlenmesi tanısıyla başvuran işçilerin sağlık kayıtlarının analizini planladık. Mayıs ayında araştırma ekiplerimiz Soma Devlet Hastanesi’nde ilgili çalışmayı gerçekleştireceklerdir. Böylece kaza sırasında Devlet Hastanesi’nin Acil servisinde veya bölge Toplum Sağlığı Merkezlerinde işçilerin muayeneleri ve tetkik sonuçları incelenmiş ve böylesi büyük facialarda sağlık sistemimizin performansı da değerlendirilmiş olacaktır.

TTD olarak ölümlü ve yaralanmalı tüm maden kazalarının gelişmiş ülkelerin düzeyine çekildiği, yakın gelecekte kömürün enerji kaynağı olmaktan çıkarıldığı, Termik santrallere karşı sağlıklı dünya bilincine kavuşulacak günleri özlemle bekliyoruz. Maden işçilerimizin daha güvenli iş alanlarında çalıştıkları, haklarını ve onurlarını korudukları yeni bir dünyayı da özlemle bekliyoruz.

GÖÇMEN GİRİŞİNİN ARTMASI İLE İLACA DİRENÇLİ TÜBERKÜLOZ VAKALARIMIZ ARTMAYA BAŞLADI!

Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan
İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğr. Üyesi

Tüberküloz dünya ölçüsünde bakıldığında ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Yaklaşık olarak her yıl 9 milyon yeni tüberküloz vakası ortaya çıkmakta ve her yıl yaklaşık bir milyon çoğunluğu genç olan kişi tüberküloz neden ile ölmektedir.Gelişmiş ülkelerde tüberküloz azalmakla birlikte başta Amerika ve Avrupa ülkeleri olmak üzere bu ülkelere göç etmiş kişilerde görülen tüberküloz vakaları tüberküloz mücadelesinin bu ülkelerde önemli bir konusu olmaya devam etmektedir.

Türkiye’de tüberküloz sıklığı azalmaktadır. Dünya düzeyinde yılda ortalama yüz bin kişiden 120’si tüberküloza yakalanırken bu sayı ülkemizde 20’nin altına düşmüştür. Bu azalmaya rağmen tüberküloz ülkemiz için halen önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ederken son yılarda diğer ülkelerden göçmen girişinin artması ile yeni sorunlarla da karşılaşmaya başlamış durumdayız. 2005 yılında Türkiye’ de görülen tüberküloz vakalarının sadece % 0,3’ü yabancı ülke doğumlu iken bu rakam 2013 yılında % 3.66’ya yükselmiş ve henüz açıklanmayan verilere göre bu rakam Suriye göçmenleri ile 2014 yılında bunun çok daha üstüne çıkmıştır.

İSTANBUL EN KRİTİK İL!

İstanbul tüberküloz kontrolü açısından zaten en sorunlu ve kritik ilimizdir.Yabancı göçmen artışı ile birlikte bu durum yeni zorluklar yaratmaya başlamıştır. İstanbul ilinde tüberküloz olguları içinde % 0,5 olan yabancı doğumlu hasta oranı 2014 yılı verilerine göre % 8,7’ye yükselmiştir. Bu hastaların çoğu daha önce eski Sovyet Cumhuriyetlerinden ve Afrika ülkelerinden gelirken son iki yıl içinde bu durum değişmiş ve Suriye göçmenleri birinci sırayı almıştır.

GÖÇMENLER İÇİN ÖZEL POLİTİKALAR OLUŞTURULMALI!

Özellikle eski Sovyet Cumhuriyetlerinden gelen Tüberküloz hastalarıyla birlikte HIV/AIDS ve tedavisi zor ve pahalı Çok İlaca Dirençli Tüberküloz vakalarımız da artmaya başlamıştır. Savaş mağduriyeti veya başka nedenlerle ülkemize gelmek zorunda kalan göçmenlerin evrensel çerçevede barınma, geçinme ve sağlık haklarından yararlanması için ülkemizin yaptıklarını destekliyor bununla birlikte sağlık ve özellikle tüberküloz konusunda özel politikaların oluşturulması gerekliliğini düşünüyoruz.

Tüberküloz tedavisi göçmenlere ücretsiz olmakla birlikte tanı aşamasında ve hastane yatışı gerektiğinde zorluklar yaşamaktadırlar. Tüm göçmenler hiçbir belgesi olmasa da birinci basamak sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanmalıdır. Tüberküloz ve bulaşıcı diğer hastalıklar konusunda ise tüm hizmetler ücretsiz olmalıdır.Göçmen tüberküloz olgularının bulunması, yakın takibi ve temaslılarının taranması için başta İstanbul olmak üzere ilgili illerde sivil toplum örgütlerinin içinde yer aldığı, göçmen topluluklarının katılımının sağlandığı ve içinde sosyal çalışmacıların da olduğu özel birimler oluşturulmalıdır.

4 Nisan 2015
Zeynep Çetinkaya
Copyright © populersaglik.com