“20. Ulusal Kanser Kongresi”
19 - 23 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi.
Türk Pediatrik Onkoloji Grubu, Türk Tıbbi Onkoloji ve Türk Radyasyon Onkolojisi Derneklerinin birlikteliği ile “20. Ulusal Kanser Kongresi”, 19 - 23 Nisan 2013 tarihleri arasında Susesi Otel, Belek-Antalya’da düzenlendi. İlki 1975 yılında gerçekleştirilen Ulusal Kanser Kongresi'nde başlıca; Meme Kanseri, Hedefe Yönelik Kanser Tedavisi, Kanserden Korunma, Erken Tanı ve Tedavi, Prostat Kanseri, Karaciğer Tümörleri, Kanserli Hastalar Tarafından En Merak Edilen Sorular, Kanserli Çocukta Ağrı Yönetimi, Kanserli Hastanın Psikolojisi, Kanser Tedavisine Erişim ve Sorunlar,Kanser Sürecinde Seksüalite gibi önemli konu başlıkları konunun uzmanlarınca tartışıldı.
20. Ulusal Kanser Kongresi kapsamında düzenlenen basın toplantısına katılan, Kongre Başkanı Prof. Dr. M. Tezer KUTLUK,Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Sedat KOCA, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Pınar SAİP, Prof. Dr. Mehmet KANTAR, Doç. Dr. Mustafa ERMAN, 2030 yılında kanserden ölen insan sayısı 13 milyona ulaşacağını kanserle başetmek için devlet, sivil toplum, sağlık kuruluşlarının birlikte çalışmak zorunda olduklarını belirtti.
''Durum acil! 12 milyondan fazla insan kansere yakalanıyor.''
Prof. Dr. Tezer KUTLUK
Tıbbı Onkoloji Derneği, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği, Türk Pediatrik Onkoloji Grubu bu alanda Türkiye’de Onkolojide önde gelen meslek grupları olan 3 derneğin uzun yıllardan beridir faaliyet gösteriyor olması oldukça önemli bir unsurdur ve bu unsurlarla birlikte 1975 yaklaşık 38 yıldan beri Ulusal Kanser Kongre’lerini iki yılda bir yapıyoruz. Neden yapıyoruz, çünkü her yıl 12 milyondan fazla insan kansere yakalanıyor. Her sene 12 milyon insan kanser oluyor. Onların 7,5 milyonu da ölüyor.
Biz Onkoloji camiası olarak gerek Türkiye’de gerek uluslararası düzeyde diyoruz ki; durum acil 12 milyondan fazla insan kansere yakalanıyor, Her sene 7,5 milyon kadar insanda bu hastalıktan ölüyor. Eğer böyle devam ederse sadece nüfus artmasından dolayı 2030 yılında her yıl için 22 milyon her yıl kanserden ölen kişi sayısı da 12-13 milyonu bulacak. Bu nedenle durum gerçekten acildir bir toplum ve halk sağlığı sorunudur.
Sadece hekimlerin ve onkologların sorunu değildir, sivil toplumun, hasta örgütlerinin, profesyonel diğer organizasyonların, hastaneler, üniversiteler, devletin basının hepimizin ortak sorunudur. Bu konuda yapılacak çok şey vardır.
''Kanser artıyor ancak kanseri tarihin derinliklerine gömebiliriz''
Evet artıyor, sadece nüfustan dolayı bile artıyor. İmkanlar, diğer hastalıklarla baş edilmesi, beklenen yaşam süresinin uzaması gibi sebepler var yani bazen patladı mı patlayacak gibi sebepler var kanserin yıllardan beri arttığını biliyoruz zaten. İkincisi, kanserle baş edebilir miyiz? “Evet kanseri yenebiliriz, evet kanseri nasıl yenebileceğimizi biliyoruz, evet kanseri tarihin derinliklerine gömebiliriz”. Çünkü kanser %30’u korunulabilir. 4 sık görülen ve sık öldüren kanser türünde erken tarama ile yüksek oranda kurtarılabilir. Bugün erişkin kanserlerinde % 70, çocuk kanserlerinde %80 gelen tedavi başarıları ile çok yolun alındığı bir hastalıklar grubudur. Bu kadar yolun alınmasına karşın hala dünyada baş edilmesi ve uğraşılması ciddi ele alınması gereken bir sorundur kanser. Belki vereceğimiz mesajlardan bir tanesi belli alanlarda kanser alanındaki insan gücü Türkiye’de desteklenmeye ihtiyacı vardı.
''Kanser, Türkiye’de başarı ile tedavi edilebilmektedir.''
Eski yıllarda en çok sorulan soru buydu, hizmete erişimden başka hizmete erişimdeki iyileşmeleri biliyoruz. Hizmetin kalitesinin de tedavi sonuçlarına doğrudan etkili olduğu bir alandır kanser. Kuzey Amerika’nın, Avrupa’nın ve dünyanın her tarafında kapsamlı merkezler ile kapsamlı olmayan merkezlerde yapılan tedavi sonuçları arasında ciddi farklar vardır. O nedenle hizmete erişimin ötesinde, hizmetin kalitesinin de ciddi olarak sorgulanması iyileştirilmesi gereken alanlardan biridir kanser.
''Kanserin maliyeti 2030 yılında 458 milyar dolara ulaşacak''
4 hastalık; kanser, kalp, diyabet ve kronik solunum yetmezliği hastalıkların dünyadaki tüm ölümlerin %60’ından sorumlu o nedenle 2011 yılında Birleşmiş Milletler bulaşıcı olmayan bu hastalıkları gündemine aldı, Dünya Sağlık Teşkilatı geçtiğimiz bir kaç ay içinde yoğun olarak hala çalışıyor ve eylem planı hazırlanıyor kanserden korunmayla ilgili bu küresel eylem planının içerisinde dünyadaki tütün kullanım oranının yerlere düşürülmesi, tuz kullanım oranının yerlere düşürülmesi hedefler açıklandığı zaman rakamları açıklamak daha doğru, obeziteden neden olan artış hızının durdurulması o nedenle dünyanın hiçbir ülkesi kanserdeki bu maliyetle baş edebilecek durumda değil artık. Her yıl kanserin maliyeti 2030 yılında 458 milyar dolara ulaşacak halbuki dünya her yıl 3- 4 milyar doları kanserden korunmaya harcayabilse kaynaklarını o yönde kullanıp kanalize edebilse, kansere karşı yol almak içten bile değil. Bu nedenle kronik hastalık sözcüğü bir anlamda yanlışlık olmaz.
''Umut ve umutsuzluk tacirliğine dikkat''
Prof. Dr. Pınar SAİP
Kanser konusunda özelikle görsel ve yazılı basının biraz haberleri değişik vermesi ile toplumda var olan hem umut tacirleri hem de umutsuzluk tacirlerine bir arada kanser gibi zor bir hastalığın sonuçlarının toplumda var olan önyargılar nedeni ile sanki amansız bir hastalık gibi izlenim bırakarak bundan faydalanmaya kalkıyorlar. O yüzden kanser konusunda toplumun bilgilendirilmesi çok önemlidir. Özellikle topluma doğru bilgiyi verebilmek için doğru kişilerle görüşmesi gerekiyor, bu işten tacirlik yapmayacak kişilerle görüşülmesi gerekiyor.
''Kanserin %70’i önlenebilir''
Bugün için doğru tedavi edilebildiğinde kanserin %70’i önlenebilir ve ayrıca erken teşhisi de konulabilir. Çevresel faktörler ve diğer faktörlerden korunduğumuzda kanserden korunabiliriz. Sigara, alkol bir takım virüslerden oluşan örneğin Hepatit B virüsü artık Sağlık Bakanlığı aşılaması sonucu Türkiye’de sık görülen sekonder karsinom çok daha azalmış ve az görülmeye başlanmıştır. Aynı şekilde rahim ağzı kanserlerinin de bir takım virüslerden olduğunu gördük bunların da aşıları çıktı ve önlenebilir kanserler arasına girdi. Fakat farklı olan hızlı seyirdeki kanserlerde önlem mümkün değil. Bugün için önlenebilen meme kanseri, kolon kanseri gibi hastalıların taramaları yapılıyor ben özellikle umut ve umutsuzluk tacirliğine dikkat çekmek isterim.
''Konusundaki en kapsamlı kongre''
Prof. Dr. Mehmet KANTAR
İki senedir yaptığımız ve gerçekten heyecan duyduğumuz aynı zaman da üç büyük dernek ve temel, cerrahi, klinik alanındaki diğer meslektaşlarımızı bir araya getiren çok büyük bir kongre. Yaklaşık 1500’e yakın katılım var.41 panel ve 29 konferans, 10 interaktif tartışma, 14 sözel bildiri oturumu, 8 olgu sunumu, 42 kurs oturumu yaptık ve 400’ e yakın konuşmacı yer aldı. 900’ ün üzerinde bildiri geldi. Türkiye’nin hemen hemen her yerinden bildiri geldi, bu çok gurur verici bir tablo bildirilerin çoğu da tahmin edebileceğiniz gibi meme kanseri ile ilgili. Meme kanseri ile ilgili 165 bildiri var. Sadece üniversite hastaneleri değil özel hastane, vakıf hastanelerinden gerçekten yeteneği çok yüksek bildirilerimiz var. Kongre öncesinde bilimsel jürimiz çok ciddi çalıştılar, bu nedenle çok iyi analiz edildi.
Bu yıl kongreye davet ettiğimiz uluslararası konuşmacılar arasında Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) Başkanı ve Avrupa Tıbbi Onkoloji Derneği (ESMO) Başkanları da katılıyor. Böylece katılımcılara dünyanın önden gelen örgütlerini ve onların yöneticilerini de tanıma olanağı tanınıyor. Her kongrede olduğu gibi ödüller bu kongrede de mevcut. Kongre sırasında Ulusal Kanser Kongresi Bildiri Ödülleri, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu, Türkiye Kanserle Savaş Vakfı Ödülleri ile, Prof. Dr. Nijad Bilge ödüllerini vereceğiz. Kongre öncesinde 19 Nisan günü düzenlenen kurslar, temel onkoloji, radyasyon onkolojisi, radyoloji ve klinik araştırma kursları genç katılımcılar için hızlı öğrenme fırsatına yönelik olarak hazırlandı.
''Hastayı tedavi etmek kadar o tedavinin kalitesi de önemli'' Prof. Dr. Sedat KOCA
Kanser tanısı konan her 100 hastanın, tanı anında en az 60'ı kanserle yaşadıkları süre içinde 75'i radyoterapi görür. Her 100 kanserli olgunun yaklaşık 25'i cerrahi ile 18'i radyoterapi ile hastalıktan kurtulur. Prostat, rahim ağzı, gırtlak kanserlerinde yalnızca radyoterapi kullanımı ile hastalık yok edilebilir. Böylece hasta organ kaybı olmaksızın yaşamına devam eder. Kol, bacak gibi organların kötü huylu tümörlerinde hasta uzvunu kaybetmeden hastalıktan kurtulabilir. Kadınlarda en sık görülen meme kanserinde, memenin tümü alınmaksızın tümörün çıkartılmasını takiben yapılan ışınlama hastaları eski sağlıklı günlerini herhangi bir kozmetik sorun yaşamadan sürdürür. Geniz gibi cerrahi müdahalenin güç olduğu bölgelerden kaynaklanan kanserleri tatmin edici oranda iyileştirir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler akciğer kanserine yakalanmış, başkaca tıbbi sorunları olan hastalar için yüksek oranda hastalıktan kurtulma olanağı sağlar.
Bugün ülkemizde 32 ilde 100'ü aşkın merkezde ışın tedavisi yüksek teknoloji kullanılarak başarı ile uygulanmaktadır. Ülkemizdeki alet parkı son on yılda neredeyse tamamen yenilenmiş, büyük şehirlerdeki bir çok merkezde radyoterapi artık, milimetrik duyarlılıkta adeta görerek yapılmaktadır. Bu yan etkileri azalttığı gibi tedavi oranlarını da ciddi oranda yükseltmiştir.Ülkemizdeki radyasyon onkologları, yaptıkları araştırmaları dünyanın en önde gelen dergilerinde başarı ile yayınlamaktadırlar.
Bu kongre sırasında geçtiğimiz dönem içinde yüksek impact oranlı dergilerde yayınlanmış beş yayın içinden birine, derneğimiz adına Sayın hocamız (bu yılın Sağlık Bakanlığı’nın Kanser Alanındaki çabaları nedeni ile alan ). Prof. Dr.Nijad Bilge adına geleneksel olarak verdiğimiz ödül açıklanacaktır. Bu çalışmada yüksek teknolojinin, nerdeyse çaresiz hastalardaki başarı ile kullanılması ile ilgilidir. Bu kongrede radyasyon onkologları, kendi alanlarında yapmış oldukları 100’ün üzerindeki yayını sunacaktır. Derneğimiz, bu bilimsel platformun tedavi başarıları ile heyacanlanmasında öncülüklerini devam ettirecektir.
''Uzmanlaşma ve ekip çalışması hayat kurtarıyor!''
Günümüz dünyasında her alanda olduğu gibi, tıp alanında da her gün baş döndürücü gelişmeler oluyor. Eskiden bir hekim, bütün konularda fikir ve söz sahibi olabilirken, bugün bırakın bütün konuları, belirli bir uzmanlık dalında bile bütün bilgi ve gelişmelere hakim olmak mümkün görünmüyor. Doktorların belirli konularda uzmanlaşması, hastalarına en iyi ve güncel hizmeti sağlamalarına olanak sağlıyor. Örneğin, belirli bir hastalığı olan çok sayıda hastayı ameliyat eden cerrahların sonuçlarının daha iyi olduğunu biliyoruz. Bir kişinin herşeyi yapmayı çalışması yerine, konusunu en iyi şekilde öğrenmesi ve konusunda uzmanlığı olan başka kişilerle birlikte çalışması ve karar vermesi, hastalar için en iyi sonuçları sağlıyor. Özellikle kanser söz konusu olduğunda, bu konuda uzmanlaşmış, deneyimli hekimlerin birlikte çalıştığı merkezlerde, hastaların en doğru tedaviyi, en uygun şekilde alması mümkün oluyor.
Ulusal Kanser Kongresi de, farklı uzmanlık alanlarından profesyonellerin ortak çalışma kültürünü sergiledikleri en büyük platformlardan biri durumunda. Bütün uzmanlık alanlarının kendi kongreleri olsa da, onkoloji hemşireleri, moleküler biyologlar, patologlar, radyologlar, cerrahlar, radyasyon onkologları ve medikal onkologlar gibi kanser konusunda çalışanları bir araya getirdiği için çok önemli bir toplantı olduğunu düşünüyorum. Hastalarımız için birlikte çalışma alışkanlığımıza örnek oluşturması ve bunu güçlendirmesi bu toplantının kıymetini daha da arttırıyor.
Günümüzdeki teknolojik gelişmeler akciğer kanserine yakalanmış, başkaca tıbbi sorunları olan hastalar için yüksek oranda hastalıktan kurtulma olanağı sağlar.
Bugün ülkemizde 32 ilde 100'ü aşkın merkezde ışın tedavisi yüksek teknoloji kullanılarak başarı ile uygulanmaktadır. Ülkemizdeki alet parkı son on yılda neredeyse tamamen yenilenmiş, büyük şehirlerdeki bir çok merkezde radyoterapi artık, milimetrik duyarlılıkta adeta görerek yapılmaktadır. Bu yan etkileri azalttığı gibi tedavi oranlarını da ciddi oranda yükseltmiştir.Ülkemizdeki radyasyon onkologları, yaptıkları araştırmaları dünyanın en önde gelen dergilerinde başarı ile yayınlamaktadırlar.
Bu kongre sırasında geçtiğimiz dönem içinde yüksek impact oranlı dergilerde yayınlanmış beş yayın içinden birine, derneğimiz adına Sayın hocamız (bu yılın Sağlık Bakanlığı’nın Kanser Alanındaki çabaları nedeni ile alan ). Prof. Dr.Nijad Bilge adına geleneksel olarak verdiğimiz ödül açıklanacaktır. Bu çalışmada yüksek teknolojinin, nerdeyse çaresiz hastalardaki başarı ile kullanılması ile ilgilidir. Bu kongrede radyasyon onkologları, kendi alanlarında yapmış oldukları 100’ün üzerindeki yayını sunacaktır. Derneğimiz, bu bilimsel platformun tedavi başarıları ile heyacanlanmasında öncülüklerini devam ettirecektir.
''Uzmanlaşma ve ekip çalışması hayat kurtarıyor!''
Günümüz dünyasında her alanda olduğu gibi, tıp alanında da her gün baş döndürücü gelişmeler oluyor. Eskiden bir hekim, bütün konularda fikir ve söz sahibi olabilirken, bugün bırakın bütün konuları, belirli bir uzmanlık dalında bile bütün bilgi ve gelişmelere hakim olmak mümkün görünmüyor. Doktorların belirli konularda uzmanlaşması, hastalarına en iyi ve güncel hizmeti sağlamalarına olanak sağlıyor. Örneğin, belirli bir hastalığı olan çok sayıda hastayı ameliyat eden cerrahların sonuçlarının daha iyi olduğunu biliyoruz. Bir kişinin herşeyi yapmayı çalışması yerine, konusunu en iyi şekilde öğrenmesi ve konusunda uzmanlığı olan başka kişilerle birlikte çalışması ve karar vermesi, hastalar için en iyi sonuçları sağlıyor. Özellikle kanser söz konusu olduğunda, bu konuda uzmanlaşmış, deneyimli hekimlerin birlikte çalıştığı merkezlerde, hastaların en doğru tedaviyi, en uygun şekilde alması mümkün oluyor.
Ulusal Kanser Kongresi de, farklı uzmanlık alanlarından profesyonellerin ortak çalışma kültürünü sergiledikleri en büyük platformlardan biri durumunda. Bütün uzmanlık alanlarının kendi kongreleri olsa da, onkoloji hemşireleri, moleküler biyologlar, patologlar, radyologlar, cerrahlar, radyasyon onkologları ve medikal onkologlar gibi kanser konusunda çalışanları bir araya getirdiği için çok önemli bir toplantı olduğunu düşünüyorum. Hastalarımız için birlikte çalışma alışkanlığımıza örnek oluşturması ve bunu güçlendirmesi bu toplantının kıymetini daha da arttırıyor.