Anasayfa
Hakkımızda
Editörden
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu -
Ayın Röportajı -
Kongre Takvimi -güncel
Kitap Köşesi-güncel
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
Reklam Vermek İçin
 
 
 
 
 
BİYOTEKNOLOJİ << ANASAYFAYA GERİ DÖN
 
İn vitro Kemosensitivite ve Kişiselleştirilmiş Kemoterapi testleri
kanser tedavisinde hangi ilaç ya da ilaçların belirlenmesinde uygun araç sunuyor.
 

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Emin Ersoy ve Prof. Dr. Ekmel Tezel ile Hacettepe Üniversitesinden Biyolog Dr. Alper Doğan, dünyada ilk kez ABD'li bilim adamı Larry Weisanthal tarafından geliştirilen, halen ABD'nin bazı eyaletleri ve Avrupa'da uygulanan kişiselleştirilmiş kemoterapi uygulamasına yeni bir boyut kattı.

     
 

Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapötik ilaçlarda hasta için en etkili ajanın seçilmesini sağlamak üzere Hacettepe Üniversitesi Teknoparkında kurulan şirket aracılığıyla bir yazılım geliştirmişti. Hacettepe ve Gazi Üniversitelerinde klinikte uygulanmaya başlanan bu proje KOSGEB tarafından da desteklenerek kredilendirilmişti.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Emin Ersoy , son günlerde basında da sıkça yer İn vitro Kemosensitivite-Kişiselleştirilmiş Kemoterapi testleri hakkında sorularımızı yanıtladı.

 

İn vitro Kemosensitivite testi ve Kişiselleştirilmiş Kemoterapi testinden ne anlamamız gerekiyor, bu testin kanser tedavisinde yeri ve amacı nedir?

Öncelikle belirtmek isterim ki; Kemosensivite testi kanseri direkt olarak tedavi eden bir ilaç ya da metot değildir. Kemosensitivite testini daha basit bir ifadeyle ‘kanser ilacı duyarlılığı’ diye tanımlayabiliriz. Medikal onkologlar tarafından yıllar süren çabalarla ortaya çıkan standart kemoterapi sürecini yadsıyan veya bu süreçlere karşı çıkan bir yaklaşım değildir. Kemosensitivite testi uygulamalarının yegane amacı kemoterapi çerçevesinde hekimlerimizin uygun kemoterapi protokolünü belirlemesinde yardımcı bir araç sunmaktır.

Kanser tedavisi medikal onkoloji uzmanı gözetiminde belirlenen kemoterapi / radyoterapi ve cerrahi müdahalelerle gerçekleştirilen bir süreçtir. Kanser ilaçlarının gösterdikleri etkinin tümü ilaç geliştirilme süreci içerisinde gerçekleştirilen klinik deneyler ile belirlenir. Tüm bu deneyler neticesinde ortaya çıkan, ‘ortalama‘ bir tümörü olan ‘ortalama’ bir kanser hastası için bir ilacın ne kadar tedavi edici etki gösterdiğidir. Bu noktada uygun kemoterapinin seçimi hekimlerin deneyimi, ilaç toksisitesi ( ilacın zararları) hastanın genel durumu ve belli başlı tanı testlerinin sonuçları bunların değerlendirilmesi ( tomografi, MR vs…) ile belirlenmektedir.

Kemosensitivite testi medikal onkologlara ve hastalara ne gibi yarar sağlamaktadır.

Tedavi belirlenmesinde temel karar verici olan hekimlerimizin işi gün geçtikçe daha zor hale gelmektedir. Zira zaten kullanımda olan aktif maddelerin sayısı ve önümüzdeki on yıl için FDA onayı bekleyen 6 bin kadar potansiyel anti-kanser ilacının varlığı göz önüne alındığında her hasta için doğru tedavi protokolünü belirlemek gittikçe daha içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Bu anlatılanlar ışığında kemosensitivite ( kanser ilacı duyarlılığı ) testlerinin ve özellikle Fonksiyonel Tümör Hücre Profili (FTHP) analizi, hekimlerimize bir kanser hastasının kemoterapi protokolüne karar vermekte kullanabilecekleri güçlü bir araç olarak ön plana çıkmaktadır.

 
Bir yazılım geliştirdiniz. Bu süreç nasıl başladı ve şu an hangi aşamada?

Weisenthal Cancer Group ile ilişkimiz çerçevesinde KOSGEP den aldığımız destek ile Hacettepe Teknokent içerisinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Weisenthal Fonksiyonel Tümör Hücre Profil analizi Amerika da 2007 den beri Medicare tarafından olur verilmiş ve çeşitli eyaletlerdeki sigorta şirketleri tarafından geri ödemesi yapılan bir testtir. Aynı şekilde Japon sağlık bakanlığı tarafından geri ödemesi tanımlanmış bir analizdir. Almanya da Köln Üniversitesin de özel bir kemosensitivite test laboratuarı mevcuttur. Biz farklı olarak testin değerlendirilmesinde, bir bilgisayar programı geliştirerek, daha optimal şartlarda sonuç almayı başardık ve testin güvenilirliğini artırmak için farklı değerlendirme yöntemlerini bir araya getirdik.
Fonksiyonel Tümör Hücre Profil analizi nedir ve her tümöre uygulanabilir mi?
FTHP (Fonksiyonel Tümör Hücre Profil analizi) Onkosel Biyoteknoloji tarafından geliştirilen kemosensitivite analizidir. Her tümöre her çeşit ilaç kullanılarak uygulanabilir. Ancak hücre kültürüne dayalı bir metod olduğundan ötürü, çalışılacak tümör biyopsisindeki canlı hücre sayısı ne kadar çoksa çıkan sonuç o kadar verimli olacaktır. Bu nedenden ötürü genellikle tüm kemosensitivite testlerinde solid ( katı ) tümör biyopsileri sıvılara göre daha isabetli soncu vermektedirler.

Weisenthal Cancer Group da yapılan testlerden farklı kılan yazılım mı ?

Weishental, test sonuçlarını mikroskop altında tecrübelerine dayanarak yorumluyor. Bunun yarı subjektif bir tarafı var. Biz ise Biyolog Alper Doğan'ın geliştirdiği programla değerlendirmeyi göz yerine bilgisayarla yapıyoruz. Bu sayede daha hızlı ve etkili olmaya çalışıyoruz. Program klinikte uygulanıyor. Çalışmamız bir yıl içinde tamamlanacak. Elde ettiğimiz ilk sonuçlarımız başarılıdır.

Test nasıl uygulanıyor?

Testin uygulanmasında ameliyat sırasında hastanın tümör dokusundan alınmış 1 cm’lik bir doku parçası kanser hücresini yaşatan özel bir tüp içindeki solüsyonla laboratuara gönderilir. Laboratuarımız da çoğaltılan kanser hücreleri üzerine, medikal onkoloğun önerileri alınarak, uygun kanser ilaçları denenir. Analizin soncunda bu ilaçlardan hangilerinin daha çok etkin oldukları mikroskop altında laboratuarımızda geliştirdiğimiz bir yazılım kullanılarak değerlendirilir ve sonuç tıpkı bir antibiyogram gibi medikal onkoloğa gönderilir.

Bu testler sonucunda hangi tedavinin uygulanacağı hakkında terk başına karar verilebilir mi ?

Elbette kanser tedavisinin seyrine bu testler tek başına karar vermeyecektir. Ancak bizim gerçekleştirdiğimiz bu analiz var olan anti kanser ilaçlarının laboratuar ortamında ve hastanın kendi kanser dokusu üzerindeki in vitro performanslarını belirler. Aynı zamanda kanser tedavisinin çok parametreli bir süreç olduğu da düşünülürse, medikal tedaviyi yapacak olan onkoloğa uygun seçimi yapmasında yardımcı olur. Analizin bu noktadaki görevi hekimlerimize bir protokolü dayatmak değil sadece ve sadece anti kanser ajanının hastaya özel yani kişiselleştirilmiş in vitro etkinliği konusunda bilgi vermektir. Duyarlılıkları belirlenmiş ilaçların seçimi tamamen medikal onkoloğa bağlıdır. Böylece protokollerle belirlenme durumunda olan kemoterapi programına hastaya özel bir test sonucu da eklenerek medikal onkoloğa sunulmuş olur.

 

 

Copyright © populersaglik.com